"بهذا السوء" - ترجمة من عربي إلى تركي

• kadar da kötü
• bu kadar kötü
• O kadar kötü
• çok da kötü
• kadarda kötü
• kadar kötü mü
• kötü bir
• böyle kötü
• çok kötü
• kadar kötüydü
• o kadar da
• bu kadar nemli

Sizden uzak kalmamı saymazsak, o kadar da kötü değil.
عدا أنه يفصلنى عنكم يا أحبائى, فهو ليس بهذا السوء

O kadar da kötü değildi. Sen onu benim kadar tanımadın.
أنه لم يكن بهذا السوء أنت لم تعرفه كما أعرفه أنا

O kadar da kötü değil. Eninde sonunda onları yakalayacağız.
انة ليس بهذا السوء سوف نقبض عليهم على اية حال

Affedersiniz Bayan Monroe. Daha önce... hiç bu kadar kötü olmamıştı.
أنا آسف، سّيدة مونرو لم يكن الأمر بهذا السوء قبل ذلك

Eski bir şey, ama bu kadar kötü duruma geldiğini bilmiyordum.
انه مولد قديم ,و لكني لم أكن أدري انه بهذا السوء..

Ben çok küçükken çalışıyordu. O zaman, O kadar kötü değildi.
عندما كنت صغيرة وهو كان بالعمل لم يكن بهذا السوء حينها

- Pizzalar o kadar da kötü değil. - Adam şeker hastası.
البيتزا حقا ليست بهذا السوء إن لديه مرض السكرى من الدرجة الثانية

O kadar da kötü değil bence. Bu kısmı yapıştırabiliriz sanki.
لا اعتقد إنها بهذا السوء يمكننا فقط , نلصق بعض الأجزاء

Biliyor musun, düşünüyordum da Berkeley o kadar da kötü değil.
إذاً كما تعلم, لقد كنت أفكر وبيركلي لا تبدو بهذا السوء

Mesela bir yönetici bana dedi ki, "Oo, o kadar da kötü değiliz.
وقد أخبرني أحد المسؤولين، على سبيل المثال، "مهلًا، ليس الوضع لدينا بهذا السوء.

Kıpırdayıp durma, eski dostum. O kadar da kötü olamaz.
اثبت يا صديقي العزيز لا يمكن للوضع أن يكون بهذا السوء

Bizim çocuklar ona Kalaşnikov adını taktılar, ama o kadar da kötü değildi.
كان يطلقون عليه قاذف اللهب ولكن لم يكن بهذا السوء

Eğer elinin bu kadar kötü olduğunu fark etseydim, serbest kalmasını sağlardım.
،لو أدركت أن يدّه كانت بهذا السوء كنت لطلبت حكم عدم تجريم

Ama trombozun bu kadar kötü olduğuna dair bir şey yazmıyordu.
ولكن لم يكن هناك أي إشارة إلى أن التخثر بهذا السوء.

Hasta olduğunu duymuştum ama bu kadar kötü olmanı beklemiyordum.
سمعت بأنكَ مريض, ولكني لم اتوقع بأن المرض بهذا السوء.

Evet, Ben O kadar kötü hissetmezdim. Gerçekten bir melek değil.
نعم وأود أن لا يشعر بهذا السوء انها ليست حقا ملاكا

Durumun O kadar kötü olmadığını düşünen dedem, kalmaya karar verdi.
قرر جدي البقاء، معتقداً أن الوضع ليس بهذا السوء.

- İki haftaya hiçbir şey kalmayacak. - O kadar kötü olduğunu bilmiyordum.
ـ لن يكون هناك شيء بعد أسبوعين ـ لم أتخيل أن الأمر سيكون بهذا السوء

Eğer bu en kötü kısımsa kulağa çok da kötü gelmiyor..
لو أنّ هذا أبغض ما في الأمر فالأمر ليس بهذا السوء.

- O kadarda kötü değil. - Senin için söylemesi kolay.
انه ليس بهذا السوء - من السهل عليك قول هذا -

-Kozmetik şeyine gittim ve kötü reaksiyon oldu. -O kadar kötü mü?
إنها بعض مستحضرات التجميل و هذا تأثيرها هل هي بهذا السوء ؟

Bence korkunçtu. Tam bir felaket. bu kadar kötü bir şey izlememiştim hiç.
، اعتقدت أنها سيئة لا أتذكر أني رأيت شيئاً بهذا السوء

Happy Gilmore'u, turnuvaların ilk gününden beri hiç böyle kötü oynarken görmemiştim.
اننا لم نر جلمور يلعب بهذا السوء منذ اول يوم لانضمامة للرابطة.

O zaman ikimiz de böyle görünecektik. çok kötü görünmüyorsun.
وكان كلانا سيكون على هذا الحال ليست حالتك بهذا السوء

Demek o kadar kötüydü?
أكانت بهذا السوء ؟