Kendi bölgesini bahar havası ile soğutur, yüzeye doğru sıcak hava göndererek yazı yaratır. | TED | إنها تلطف جو مملكة نفوذه بهواء ربيعي وتقوم بتهوية السطع مشكلةً الصيف |
Okyanus havası, güneş insanları birbirine yaklatırıyor, onunla hemen birleştik. | Open Subtitles | هناك شىء ما يتعلق بهواء البحر , الشمس يجعل من السهل التعارف بين الناس |
Etrafımızda çöl havası var. Koruyucu alanın içindeki sıcaklık çok soğudu. | Open Subtitles | نحن مُحاطون بهواء الصحراء درجات الحرارة أصبحت باردة جداً |
Tapınaktan çıktığımda, ılık yaz havasını içime çektim ve bir kartalın gökyüzünde tembel daireler çizdiğini gördüm. | TED | عندما استدرت للمشي مبتعدا عن الضريح، استمتعت بهواء الصيف الدافئ، وشاهدت نسرا يحلق عاليا ويحوم بكسل. |
Umarım dağ havasını seviyorsunuzdur. Bu iş biraz zaman alacak. | Open Subtitles | أرجو أن تستمتع بهواء الجبل فالموضوع سيتسغرق وقتا |
Serin akşam havasının keyfini sürüyoruz. | Open Subtitles | فقط نستمتع بهواء الليل المنعش |
Çok kolay lokmaymışsınız! Gülümse! | Open Subtitles | لقد شعرت بهواء قبضتك هذه المرة ابتسم |
İtiraf etmeliyim ki dünyanın bir ucuna sırf dağ havası almak için gelmedim. | Open Subtitles | كما تعلم، لابُد أن أعترف، لم أتي من النصف الأخر من العالم كي أستمتع بهواء الجبال. |
Akşam havası alın. | Open Subtitles | تعالوا لنستمتع بهواء الليل الطلق |
Hoşuna da gidebilir, temiz deniz havası var. | Open Subtitles | ربما تستمتع، بهواء البحر الصافي الجميل |
Kolaycı kendine acıma duygusu, oksijensiz kalmıştı ve yerine kabullenmenin temiz havası gelmişti, yanımda duran bu muhteşem insanı incittiğimi kabullenmek ve partnerlerine karşı cinsel şiddet uygulayan, büyük ve şaşırtıcı derecede normal gözüken erkek grubunun bir parçası olduğumu kabullenmek. | TED | سلب الأكسجين من الإشفاق المتساهل على الذات، واستبدل بهواء القبول النظيف -- قبول أنني آذيت هذه الإنسانة الرائعة الواقفة إلى جواري؛ قبول أنني جزء من هذا الجمع الكبير والمريع من الرجال الذين مارسوا العنف الجنسي تجاه شركائهم. |
Umarım dağ havasını seversiniz. Biraz uzun sürecek. | Open Subtitles | آمل ان تستمتع بهواء الجبل لأن ذلك سيستغرق بعض الوقت |
Bilirsiniz işte, gecenin havasını yakalamak, kanın pompalanması falan. | Open Subtitles | نعم تعرفان , اللحاق بهواء الليل وأنشط الدورة الدموية |
Vekillerin kirli Westerley havasını çektiklerini göz ardı ediyorum. | Open Subtitles | أغفلت على أن الأمهات البديلات يتلوثن بهواء ويسترلي |
Gece havasının keyfini çıkarıyordum. | Open Subtitles | كنت فقط أستمتع بهواء الليل |
İyi yolculuklar Sagat. Deniz havasının keyfini çıkar. | Open Subtitles | (رحلة موفقة (سيغات تمتعوا بهواء البحر |
Çok kolay lokmaymışsınız! Gülümse! | Open Subtitles | -لقد شعرت بهواء قبضتك هذه المره |