Bu notayı çalıp hareketleri 250 kez büyüttüğümüzde bardağın sese tepki olarak nasıl titrediğini ve çınladığını açıkça görebiliriz. | TED | وعندما نعزف النوتة ونكبر الحركات 250 مرة، نستطيع بوضوح تاماً أن نرى كيف يتذبذب الكأس والصدى في استجابة للصوت. |
Hatırladığım kadarıyla, bana o en açıkça bildirdiğini söylemiştin bana, dediğim gibi... | Open Subtitles | لأننى على ما أذكر انك قلت لى انه أعلن بوضوح كما قلت |
Kendimi daha net bir şekilde görebiliyorum da ve istediğim şeyin makul olarak istenebilecek olandan daha fazlası olduğunu anlayabiliyorum. | TED | ولكن يمكن أن أرى نفسي بوضوح أكثر، وأستطيع أن أعترف بأن ما أريده في بعض الأحيان هو أكثر من المعقول. |
Bir şeyler sezmeye başlamıştık ki sonraki yıllarda daha net algıladık. | Open Subtitles | وكنا مكسوري الخاطر بدأنا إدراك شيء فهمناه بوضوح في السنوات اللاحقة |
Bence ne demek istediğinizi açıkça söylerseniz daha iyi olur, bayım. | Open Subtitles | أعتقد أنه من الأفضل أن تقولو بوضوح ما تعنوه أيها المحترمون. |
belli ki, bir lider olmanın ne demek olduğunu bilmiyorsun. | Open Subtitles | بوضوح , أنت لاتعرف شيئا حول أن تكون قائد الرجال |
Son günlerinden birinde, yanında oturuyordum, bana baktı ve açıkça dedi ki: | Open Subtitles | في أحد آخر أيامها، وعندما كنت جالسة بجانبها. نظرت لي وقالت بوضوح: |
Ve bu açıkça gösteriyordu ki yalan söylüyorlardı göz göre göre. | Open Subtitles | نحن لا نستخدم المضادات الحيوية. وهذا يبين بوضوح أنهم قد كذبوا |
Senin açıkça yaptığın gibi onun büyük bir kayıp olduğunu düşünmüyorum. | Open Subtitles | انا فقط لا أظن انه خسارة فادحة كما تفعلين انتى بوضوح |
Ama açıkça birileri sizi destekliyor hassas, tam olarak sınıflandırılmış bilgi.... | Open Subtitles | لكن يبدو بوضوح أن هناك من يمدك بالكثير من المعلومات الحساسة |
Şef Travers, Burası U.S.S. Logan, sizi Açık ve net duyuyoruz | Open Subtitles | الرئيس ترافرز، هذه يو اس اس . لوجان سمعناك بوضوح عالي |
Bak, bir süredir koptuğumun farkındayım, ama şimdi daha net görüyorum. | Open Subtitles | أنظر أعلم أنني فقدت اعصابي هناك لكنني أرى الأمور بوضوح الاَن |
Sadece hatırladığım detayları net bir biçimde hatırladığımı bilmeni istiyorum. | Open Subtitles | أريدك فقط أن تعرف التفاصيل التي أتذكرها والتي أتذكرها بوضوح |
Onları çalmasam da, şu an neler hissettiğinizi çok iyi anlıyorum. | Open Subtitles | بالرغم من أنني لم أسرقهم يمكنني أن أفهم بوضوح مشاعرك الحالية |
belli ki, burası daha önce kullanılmış. | Open Subtitles | اري بوضوح ان هذا المكان قد استخدم من قبل |
Açık bir şekilde saatin parçalarını alıp hepsini birleştirip bir saat oluşturduğunu anlıyoruz. | TED | ولكن ما نفهمه بوضوح أنك تحصل على أجزاء هذه الساعة وتجمعهما وتكوِّن الساعة. |
doğru mu anlıyorum? Küçük beyaz bir kuşun saldırısına uğradınız. | Open Subtitles | دعني أفهم ذلك بوضوح لقد هوجمتَ بواسطة طائر أبيض صغير |
Açıkçası ilk kitabım fazla avangardtı. Sahte edebiyat dünyasında kayboldu. | Open Subtitles | كتابي الأول كان بوضوح مجرد مقدمة، ضاعت في تظاهُر الأدباء. |
Gerçeğin yarısını kesinlikle biliyorum ve bu, onların bildiğinden çok daha fazla. | Open Subtitles | . الآن أعلم بوضوح نصف الحقيقة وهو النصف الأكثر .الذي يعترفون فيه |
Tom, şu anda olayları sağlıklı bir gözle gördüğünden emin değilim. | Open Subtitles | تــوم , أنا غير متأكّد أنك سترى الأشياء بوضوح جدًّا الآن. |
doğru düzgün düşünebileceğim. Kendimde olacağım ve her şey normale dönecek. | Open Subtitles | سأقدر على التفكير بوضوح وسأستردّ ذاتي ويعود كلّ شيء لسابق عهده |
Yani beni şok etmedi. Komik olan, bu sabah uyandım ve... apaçık görüyordum. | Open Subtitles | الأمر المضحك هو أني استيقظت صباح اليوم واستطعت الرؤية بوضوح لكن ليس بعينيّ |
İşte o an ressam, eserinin önünde büyülenmiş gibi kalakaldı. | Open Subtitles | وبعد انتهائه منها تراجع إلى الخلف كي يراها بوضوح أكثر |
Dur, dur, dur. Şunu iyice bir anlayalım. | Open Subtitles | مهلاً ، مهلاً ، مهلاً دعني أفهم هذا بوضوح |