Bu numarayı bir müşterinizden aldım bana bir sigorta poliçesi lazımdı. | Open Subtitles | لقد حصلت على رقمك من أحد زبائنك احتاج إلى بوليصة تأمين |
Bayım, sigorta poliçesi hakkında birşey bilmediğime yemin ederim. | Open Subtitles | سيدي اقسم لك اني لا اعرف شيئا عن بوليصة التامين |
Aşağıladığınız Big Al'ın AV ile bir sigorta poliçesi olduğunu biliyordunuz. | Open Subtitles | أنتم تعرفون أن آل لديه بوليصة تأمين معنا |
Çok cezp edici bir poliçe düzenledik. | Open Subtitles | لدى عرض أفضل هنا,فأنا لدى بوليصة جذابة معى |
hayat sigortam var. 15.000 dolarlık poliçe. | Open Subtitles | لدي التأمين على الحياة، بوليصة بـ 15 ألف دولار |
sigorta poliçesini öğrendiklerinde biraz daha fazla ilgi gösterdiklerini tahmin ediyorum. | Open Subtitles | اعتقد انهم ابدوا قليلا من الأهتمام عندما اكتشفوا موضوع بوليصة التأمين |
Sana olan borcumu ödeyeceğim, ama beni AV sigorta poliçeleriyle... korkutmaya çalışma çünkü unutma... benim de Ryder'la poliçem var. | Open Subtitles | سأدفع لك ما أدين به, ولكن لا تحاول تهديدي ببوليصة تأمين الإيفيرز خاصتك لأنه لدي بوليصة تأمين مع رايدر أيضا |
Del'in hayat sigortası poliçesi. Duyuyor musun? | Open Subtitles | بوليصة ديل للتأمين على حياته هل تسمعينني ؟ |
2 milyon dolarlık, kazara olan ölüm poliçesi vardı. | Open Subtitles | كانت مؤمن عليها بوليصة تأمين بمبلغ 2 مليون دولار |
Eşim ve ben yeni bir sigorta poliçesi satın aldık. Beni muayene etmeni istiyorum. | Open Subtitles | اشتريتُ وزوجتي بوليصة تأمين جديدة وأحتاج إلى الخضوع لفحص طبي |
Beş parasızdım ve bu yüzden ilk önce aklıma sigorta poliçesi geldi. | Open Subtitles | أنا مفلس وأول فكرة طرأت ببالى هى بوليصة التأمين |
Biz ayrıca sizin sigorta poliçesi cinayetleriyle de ilgili olduğunuzu düşünüyoruz. | Open Subtitles | نعتقد أيضاً بأنك مسؤول لجريمة بوليصة التأمين |
hayat sigortası poliçesi, bir şirket poliçesi. | Open Subtitles | حسناً, بوليصة التأمين على الحياة في بوليصة الشركة |
Maddi teminat? hayat sigortam var. 1 5.000 dolarlık poliçe. | Open Subtitles | لدي التأمين على الحياة، بوليصة بـ 15 ألف دولار |
500 dolar değerinde bir hayat sigortası dışında hiçbir şey. | Open Subtitles | لا شيء إلا خمسمائة دولار تعيسة من بوليصة تأمين |
Şey, bütün gün telefon ettim bütün gün, ve görünüşe göre birileri, arabandaki hırsızlık poliçesini iptal etmiş. | Open Subtitles | كنت أتكلم على الهاتف طوال اليوم ومن الواضح أن أحداً ما قام بإلغاء بوليصة التأمين ضد السرقة على سيارتك |
Hırsızlık sigortası poliçem 10 milyon dolarınızı karşılamak zorunda kalır. | Open Subtitles | بوليصة تأميني بالسبة للسرقات ستلزمني أن أسلمك العشر ملايين دولار |
Yukarıda uyuyan karın ise yüksek bir sigorta poliçesinden yüklü miktarda para alacak. | Open Subtitles | زوجتك التي تنام في الأعلى، ستكون المستفيدة، مما سيحدث، بوليصة تأمين سخية جدًا، |
Aynı şeylerin burada olmayacağını kim bilebilir ki. İsrail bizim sigorta poliçemiz. | Open Subtitles | من الذي يقول أنه لا يحدث هذا هنا اسرائيل هي بوليصة التأمين |
Süper kahraman poliçesinin ne kadara mal olduğunu merak ediyorum. | TED | وأتساءل كم ستكلف بوليصة تأمين البطل الخارق. |
sigorta poliçeleri bize üç adet muhtemel hedef gösterdi. | Open Subtitles | الآن بوليصة التأمين تعطينا ثلاث أهداف محتملة |
İlk yapılması gereken kaza poliçesiydi. | Open Subtitles | أول الشئ كان يجب علينا فعله هو التعاقد معه على بوليصة التأمين |
Dinle, kaza poliçesinde çifte tazminat diye bir madde vardır. | Open Subtitles | توجد فقرة فى كل بوليصة تأمين شئ اسمه التعويض المضاعف |
poliçen bittiğinde, bir sigorta acentesiyle karşılaşıyorsan, bu bir tesadüftür. | Open Subtitles | مقابلة موظف شركة التأمين يوم انتهاء بوليصة التأمين تكون صدفة |
Ki bu adamın poliçesine göre, kaza başına $100,000 eder. | Open Subtitles | و التي هي مائة ألف دولار لكلّ حادث مثل حالة بوليصة تأمين هذا الرجل |
Her şey yolunda giderse sizi sigortalamayı çok isteriz. | Open Subtitles | حسنا أعرف نحن نحبّ حقا أن نعطيك بوليصة إذا أمكننا عمل ذلك عظيم |