"بيتاً" - ترجمة من عربي إلى تركي

• ev
• eve
• evi
• yuva
• evde
• evin
• evim
• yuvam
• evimiz
• bir yer

Düzenli bir ev olmadığını itiraf ediyorum. Ama burada çok rahat edeceğinizi eminim.
إن هذا ليس بيتاً فاخراً، ولكننى أؤكد لك أنك ستكون مستريحاً هناً جداً

İki ay önce gelip boş bir ev bulduğumdan beri...
منذ أن رجعتُ للبيت من شهرين و وجدتُ بيتاً فارغاً

ev kaotik, gürültülü bir ev olsa gerek.
وبهذا سيكون بيتاً كاثوليكياً مليئاً بالإزعاج

Bir eve daha gidelim. Sizleri geri götürmeden önce biraz vaktimiz var.
دعونا نجرب بيتاً آخر , مازال أمامنا دقائق قليلة قبل أن نعود

Ve ayrıcalıklı bir profesör olarak istediğim evi... alabilecek param var.
وكوني بروفيسور دائم، فإن لدي مالاً كافياً لشراء بيتاً بيتاً أحبه

Yaşlı Kum Tanesi'nin tutacak yanı yok ama iyi bir yuva ve besleyicidir.
إن حصي الرمال العجوز ليست منظراً يسترعي فحيتاً كي تنظر إليه لكنها بالتأكيد بحق الجحيم تعتبر بيتاً و مكاناً للطعام

Bu kız da gerçekten ama gerçekten ürkütücü bir evde oturuyor. Hemde bize ayıracak odası da vardır.
وهذه الفتاة تملك بيتاً مروع وفيه غرف فارغة إحطياطية.

Bankanın kredi baş vurusunu reddettiğini biliyorum, ama buraya geliyor ve ona 5.000 dolarlık bir ev yapıyoruz.
عرفت أن المصرف رفض هذا القرض لكنه يأتي إلى هنا ونحن نبني له بيتاً بخمسة آلاف دولار

Bir şekilde yeni bir yer bulmalı ve yeni bir ev yapmalı.
وفي مكانٍ ما سنخرج مجدداً ونصنع بيتاً جديداً

Bir keresinde, San Francisco da, büyük bir ev görmüştüm, binlerce ışık... evin tavanında büyük bir üzüm salkımı gibi asılıydı.
رأيت بيتاً كبيرة مرة في سان فرانسيسكو مع الف ضوء ووضع عنقود عنب واحد في السقف

Evet, bizimkiler Elm sokağında bir ev aldılar.
نعم. أبوي إشتروا بيتاً في شارعِ إي إل إم

Çocukların oynayabileceği geniş arazileri olan büyük bir ev alırız.
سوف نشتري بيتاً كبيراً، مع الكثير من المساحة للأطفال.

Yakında bir ev bulacağız Paulina ve sadece sen ve ben olacağız.
نحن سنجد بيتاً قريباً ، يا بولينا وحينها سنكون أنتي و أنا فقط

Bir ev yapmak çok zaman alıyor.
لأبني بيتاً ، يتطلب الأمر كثيراً من الوقت

eve gittik, bir adam vardı ve yanında silahı vardı.
نحن ذهبنا الى بيتاً, كان هناك رجلاً, كان يمتلك مسدساً.

Ona yakın olmak, rahatsız etmek, eve dönmesini sağlamak için her şeyi yaptı.
أى شئ لتكون قريبة منه لتحصل عليه ،لتجعل له بيتاً

Sana bir sahil evi satın aldım. Tapusu bu zarfın içinde.
إشتريت لكِ بيتاً على الشاطيء أوراق الملكية موجودة بداخل ذلك المظروف

İşin bittiğinde buranın sen ve ailen için bir yuva olacağını.
...علِمت إنك حينما تنتهى منها فسوف يكون هذا المكان بيتاً لأسرتك...

Aradım ama hafta sonu evde değildi.
حاولتُ، لَكنَّها ما كَانتْ بيتاً كُلّ عطلة نهاية إسبوع.

Kocam ve kızım öldüler. Artık bir evim de yok.
لقد توفى زوجى وأبنتى، ولم يعد لى بيتاً

Çünkü artık benim yuvam değil.
لأنه لم يعد بيتاً بعد الآن.

Ben büyürken sabit bir evimiz olmadı ve ailenle yaşadığımız zamanı hatırladım ve hatta o zamanlar tam bir aptal olduğunu düşünüyordum.
لم يكُن ليّ بيتاً مُستقرّاً آن نشأتي، وأذكرحينماانتقلتُللعيشمععائلتكَ.. خلتُ أنّكم تعيشون بنمط عتيق بذلك الوقت.

Titanik, biyoloji adına ilgi çekici bir yer çünkü hayvanlar yaşamak için Titanik'e doğru ilerliyor.
التايتانيك مكان رائع للتعلم عن الأحياء فتوجد كائنات مختلفة تتخذ من التايتانيك بيتاً لها.