| Yani, Peyton Comet marka bir araba sürüyorsa ne olmuş? | Open Subtitles | وإذا كانت بيتن تقود تلك السيارة ما الأمر في ذلك؟ |
| Peyton, Lindsey hakkında söyleyebileceğin hoş bir şeyler yok mu? | Open Subtitles | بيتن ، هل هناك شئ جيد تودين قوله عن ليندسي |
| Ki hiç fena değil. Fakat Peyton dört tane attı. | Open Subtitles | الذي هو ليس سيء , ماعدا بيتن كان لديه أربعة |
| Dana Scully, arkadaş, New York Bürosundan Ajan Peyton Ritter. | Open Subtitles | دانا سكولي، هذا وكيل بيتن ريتير بمكتب نيويورك المكتب. |
| Bak Peyton, bu hafta sonu çok eğlendik ve aramızdaki kötü şeyleri bir an olsun unuttuk. | Open Subtitles | إسمعي, بيتن , لقد كان من الممتع أن نجتمع في هذه العطله ونسيان كل المشاكل التي بيننا. |
| Çünkü eğer Peyton buradaysa, o da beni öldürmek içindir. | Open Subtitles | تحتاج لإعتقادي. ' سبب إذا بيتن هنا، هي هنا أن تقتلني أيضا. |
| Hayır, bir dakika. Bu benim, Peyton Sawyer, Şirket Başkanı. | Open Subtitles | لا، أنتظر إنها أنا، بيتن سوير رئيسة المجموعة |
| Ben sanatçıyım, üzerinde anlaşılacak bir iş değil. Biliyor musun Peyton, aramızda özel bir bağ olduğunu düşünüyordum. | Open Subtitles | أتعلمين بيتن لقد ظننت بأن لدينا شيئاً مميزاً |
| Bak, bugün Peyton'la, ona işinde yardımcı olmandan bahsediyorduk. | Open Subtitles | أعلمي، لقد تحدث إلى بيتن اليوم حول كيفية مساعدتك لها في عملها |
| Bak Hales, sana verdiğim o taslağın Peyton hakkında olduğunu söyleyemezsin. | Open Subtitles | انظري هيلي، أنت لا تستطيعين القول بأن الرواية التي أعطيتك أياها هي عن بيتن |
| Lucas Scott başka birine aşık oluyor Peyton kendini içkiye vuruyor sen de sevgiyi başka bir yerde bulmaya karar veriyorsun. | Open Subtitles | بيتن تنشئ حانة وأنت تقررين إيجاد الحب في مكان آخر بالتَبنّي؟ |
| Peyton bu geceyi daha önce planlamıştık, sen... | Open Subtitles | بيتن أعددنا خطط مسبقة لليلة قبل أن قبل أن تصفيني بالعاهرة |
| O muhteşem şirketi yarattığında ben senin yanındaydım. Peyton da öyle. | Open Subtitles | لقد كنت معك عند إنشاءك للشركة وكذلك كانت بيتن |
| Peyton, sen ne dediğini bilmiyorsun! | Open Subtitles | بيتن أنت لا تعلمين ما اللذي تتحدثين عنه لامشكلة هالي |
| - Lindsey... - Kitaptaki Peyton'a hayranlık duyuyordum. | Open Subtitles | أنا كنت أحترم بيتن اللتي عرفتها من الكتاب |
| Lucas'ın kitabını düzenliyordu, bense ona hala ısınamamıştım, çünkü Lucas'ın... arkadaşım Peyton'la, ya da Brooke'la birlikte olması gerektiğini düşünüyordum. | Open Subtitles | كانت تقوم بتحرير كتاب لوكاس ولم أكن متاكدة بشأنها لأنني كنت أشجع لوكاس ليتقرب من صديقتي بيتن |
| Şu kağıtları okumayı bitirip Peyton'u görmeye gideceğim. | Open Subtitles | سأقوم بالإنتهاء من تصنيف الأوراق ثم سأذهب لزيارة بيتن لبعض الوقت |
| Aslında, bu albümü Peyton'la hazırlamayı düşünüyorum. | Open Subtitles | في الحقيقة، أظن بأني سأقوم بتسجيله مع بيتن |
| Peyton Manning baloya bana soran telefonda mı? | Open Subtitles | هل بيتن مانينغ على الهاتف يريد مني أرافقه لحفل التخرج؟ |
| - Peyton ile hafta sonu bir yere gideceğim. | Open Subtitles | ذهاب. الذهاب بعيدا ل عطلة نهاية الأسبوع مع بيتن. |
| Pekala, gidip yukarıda Payton'a bir şey göstermem gerekiyor. | Open Subtitles | (حسناً ، علي الذهاب لأُرِيَ (بيتن شيئ في الطابق العلوي |