| Bu benim niçin oyunlarda gerçek hayattakinden daha iyi olduğumuz üzerine doktoramı yaptığım Berkeley, Kaliforniya'daki eski mahallemdeki bir grafiti. | TED | هذه قصاصة من حارتي القديمة في بيركلي كاليفورنيا حيث حضرت للدكتوراة عن سبب تفوقنا في الألعاب عوضا عن حياتنا الحقيقية |
| Belki Patrick Berkeley'e bir ziyaretçi ya da telefon gelmiştir. | Open Subtitles | أنت تعرف، ربما كان باتريك بيركلي الزائر، أو مكالمة هاتفية. |
| Dinle Turner, Berkeley'nin sana bir şey dediğim ve Arkady'yi aradığını biliyoruz. | Open Subtitles | الاستماع، تيرنر، نحن نعلم أن بيركلي قال لك شيء وأنت تسمى اركادي. |
| Söylemek hoşuma gitmiyor ama galiba Patrick ve Elia Berkeley'yi Arkady temizlemiş. | Open Subtitles | أكره أن أقول ذلك، لكن يبدو تولى أركادي من باتريك وإيليا بيركلي. |
| Sizi Lane Berkley'le tanıştırayım. Yönetim Kurulu üyelerimizden biri. | Open Subtitles | وهذا, لين بيركلي إنه عضو في مجلس الإدارة |
| CA: Yani, anlatmaya çalıştığın şey, Bishop Berkeley dünyasının günümüze yorumlanması: Bilinç maddeye neden olur ama madde bilince neden olmaz. | TED | كريس: أي إن ما تقترحه هو مقولة بيشب بيركلي بشكل حديث تفسير وترجمة العالم الإحساس يصنع المادة وليس العكس |
| DH: Şey, Berkeley'den birazcık farklı. | TED | دونالد: نعم ولكن بإختلاف قليل عن بيركلي |
| Orada MIT ve UC Berkeley' in mühendisleriyle birlikteydik. | TED | كنا هناك مع معهد ماساتشوستس للتكنولوجيا ومهندسي جامعة كاليفورنيا في بيركلي. |
| Son zamanlarda Ann Coulter'ın Berkeley'de konuşabilmesi ve Milo'nun serbest konuşma özgürlüğü olabilmesi için tavır sergiliyoruz. | TED | فقد أخذنا مؤخرًا موقفًا لتوضيح سبب حاجة آن كولتر لإلقاء كلمة في بيركلي. ولماذا ميلو لدية حق حرية التعبير. |
| Doğadaki en basit versiyonu, bir dalı kullanan Berkeley'deki mühendis arkadaşım Ron Fearing ilk sentetik versiyonu yapmıştı. | TED | من أبسط نسخة في الطبيعة، فرع واحد معاوني الهندسي، رون فيرنج، في بيركلي صنع أول نسخة اصطناعية |
| Salı günleri Berkeley'de Genel Semantik dersi alıyorum, yeni dört harfli kelimeler buluyorum. | Open Subtitles | وفي الثلاثاء لدي تدريب علي علم دلالات الالفاظ في بيركلي العثور على كلمات ذات أربع دلالات |
| Berkeley Hills işini sen yapmadın, değil mi? | Open Subtitles | أنت لم تقم بعملية بيركلي هيلز. أليس كذلك؟ |
| UOLA ve Berkeley'deki kayıtlarınızı ararken zorlandım. | Open Subtitles | في العثور على سجلاتك الدراسية بجامعتي لوس أنجلوس و بيركلي |
| UOLA ve Berkeley'deki kayıtlarınızı ararken zorlandım. | Open Subtitles | في العثور على سجلاتك الدراسية بجامعتي لوس أنجلوس و بيركلي |
| Profesör Berkeley'in sahibi. | Open Subtitles | إنها أستاذة كبيرة ودائمة في جامعة، بيركلي |
| Sanırım ben ve hippi arkadaşlarım Berkeley'de haksız bir savaşı göstererek ve durdurarak zamanımızı boşa harcadık. | Open Subtitles | أعتقد أنا وأصدقائي الحمقى جميعنا نهدر وقتنا فحسب في بيركلي لنثبت ونوقف حرب ظالمة |
| Ne de olsa, Betty seni terk edip Berkeley'e döndüğüne göre, oynayacak bir tek ben kaldım | Open Subtitles | على الأقل لديك أنا لتلعب معي وليس بيتي التي تخلت عنك وعادت إلى بيركلي |
| Polis arabasını Berkeley Meydanı Tren İstasyonu'nda buldu. | Open Subtitles | البوليس عثر على سيارته في محطة القطار بميدان بيركلي |
| Polis arabasını Berkeley Meydanı Tren İstasyonu'nda buldu. | Open Subtitles | البوليس عثر على سيارته في محطة القطار بميدان بيركلي |
| Dedektif bey, Lane Berkley adlı adam hakkında şikayette bulunmak istiyorum. | Open Subtitles | محقق " أريد تسجيل تهمة ضد رجل يسمى " لين بيركلي |
| - Evet, Birkley nereye giderse Şerif de hemen arkasından gelir. | Open Subtitles | -نعم، حيثما (بيركلي) يذهب. (عمدة البلدة) لا يبعد عنه. |
| Berklee Müzik Okulu'nun robot bilimi olmadığına eminim. | Open Subtitles | متأكد للغاية أن جامعة بيركلي للموسيقى ليس لديها برنامج للروبوتات |