| Var olan yaşlandığında, tek bir yumurta bırakır ve ölür. | Open Subtitles | عندما يكبر حصان البحر يبيض بيضه واحده فقط ثم يموت |
| Sanırım, periskoplarından aşağı bir yumurta bırakırız. | Open Subtitles | أحسب أننا سوف نسقط بيضه على بيرسكوب الغواصه |
| Seni tıraş ederken yumurta içmeye ne dersin? | Open Subtitles | أتحب ان تشرب بيضه نيئه بينما اقوم بحلاقه ذقنك ؟ |
| Büyük iş, sanki burada yumurtalarını çırpan bir tek o. | Open Subtitles | الشئ المهم انه الوحيد الذى يضرب بيضه فى هذا المكان |
| Khalar Zym'ın kalesine girmek ejderhanın altından yumurtalarını çalmak gibidir. | Open Subtitles | اقتحام قلعة كالر زام كالتسلل على تنين نائم لسرقت بيضه |
| Şimdi böyle diyorsun ama ya sonra, arkadaşlarının yumurtası olunca ? | Open Subtitles | لا اريد بيضه لاكون سعيده تقولين ذلك الان, ماذا سيحدث لاحقاً؟ |
| Bilmiyorum, ama yumurtadan çıktı. Sana söylemeye çalıştım. | Open Subtitles | لا اعرف ولكنه اتى من بيضه انا احاول ان اُخبرك |
| Ayrıntıları daha öğrenemedim ama, cesetteki kurt, kuluçka halindeki bir larva olabilir. Bu yaratık, ya da her ne ise, yumurta ya da larvalarını ısırığıyla aktarıyor. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا الكائن ينقل بيضه من خلال العض |
| Timsah yavruları yumurta içinde olsa da nefes almaları gerek. | Open Subtitles | صغار التماسيح تبداء حياتها في بيضه ولكن لابد ان يظلوا يتنفسون الهواء |
| 400'ün üzerinde yumurta var. Biri mutlaka sevecektir. | Open Subtitles | انهم فوق 400 بيضه مختلفين لابد ان يحبك احدهم |
| Bunlar, her birine koruması için altın bir yumurta verilen dört gerçek ejderhayı temsil ediyor. | Open Subtitles | .. هؤلاء أربعه من التنينات الحقيقيه كل واحد منها لديه بيضه ذهبيه يحميها |
| Tavandan yüz binlerce yumurta sarkıyor ve dişi onları hayatı pahasına koruyor. | Open Subtitles | تتدلّى 100.000 بيضه من سقفه، وتحرسه بحياتها. |
| Yetimhaneden beri boğazımdan yumurta geçmemişti. | Open Subtitles | لم أرى بيضه واحده مُنذ أن غادرت دار الأيتام. |
| Başlarda sivrisinek sanmıştım ama meğerse bu örümcek yumurta mı ne bırakmış. | Open Subtitles | وأول ما اعتقدناه أنه كان بعوضًا لكن اتضح أن العنكبوت وضع بيضه بِه أو شئ ما |
| Güney kız kuşları yumurtalarını kuru toprağa bırakırken anakondalar da suyla kaplı yeşil alanlardaki göletleri arar. | Open Subtitles | طائر أبو طيط الجنوبي يضع بيضه على الأرض الجافة بينما تبحث الأناكوندة في برك الأراضي العشبية المغمورة |
| Tüm yumurtalarını aynı sepete koyan tipte bir adam değilim. | Open Subtitles | لكنني لست نوع الرجال الذي يضع كل بيضه في سلة واحدة |
| Onun yerine yumurtalarını daha basit kuşların kuluçkalarına bırakır. | Open Subtitles | بلْ يقوم بدَسّ بيضه في أعشاش طيور تُشابهُ. |
| Yeşil altından, Carl Fabergé'nin imparatorluk paskalya yumurtası. | Open Subtitles | بيضه إمبراطوريه ذهبيه تعود الى كارل فابريجيه |
| AC'nin tehlikeli olduğu izlenimini ortadan kaldırmak için kayda değer gösteriler düzenleyen Tesla AC motoru tarafından üretilen dönel manyetik alanı göstermek için "Kolomb'un yumurtası" adlı bir aparat üretmişti. | Open Subtitles | ولكي يتم دحض الادعاء بخظورة التيار المتردد نظم تيسلا استعراضا مبهرا صنع جهازا سماه بيضه "كولومبس" |
| - Doğan yumurtası! Doğanlar yer. | Open Subtitles | أنها بيضه الصقر والصقر آكلا |
| Anne, lütfen dinle. yumurtadan çıktı. Hayatını kurtardım. | Open Subtitles | امى ، ارجوك استمعى لى لقد خرج من بيضه ماانا انقذت حياته |
| yumurtasını yesem bir şey demez herhalde. | Open Subtitles | حسنا، أنا أعتقد أنّه لن يمانع إن تناولت بيضه |