Kuşların yumurtalarıyla ziyafet çekip yuvaya kendi yumurtalarını bırakıyor. | Open Subtitles | إنه يتغذى على بيوض الطيور ويضع بيوضه بعشها |
Ben bakmıyorken, bir timsah üstüme çıkmış. Bağırsaklarıma yumurtalarını bırakmış. | Open Subtitles | تمساح صعد فوقي عندما لم اكن انظر ووضع بيوضه في امعائي |
Gün boyu kendisini gizler fakat akşam olduğunda, yumurtalarını kontrol etmek için dışarı çıkar. | Open Subtitles | ,أثناء النهار يغطي نفسه .ولكن عندما يهبط الليل يخرج لكي يتفقد بيوضه |
Sinekler yumurtalarını yiyecek kaynaklarının etrafına böyle sermezler kanların içine fışkırtılar. | Open Subtitles | و حشرات زاحفة في كل مكان الذباب لا يضع بيوضه في مصدر الطعام |
Niye benimle her daim yumurtalarını çakıllara saklayan, sonra da geri denize doğru yüzen bir somonmuşum gibi konuşuyorsun? | Open Subtitles | لماذا تتحدث عني دائماً وكأنني مثل السلمون الذي يبيض بيوضه على الشاطئ ثم يعود سابحاً نحو البحر؟ |
Solucan işini yapıyor giriyor ve yumurtalarını bırakıyor. | Open Subtitles | "إنه يحفر طريقه بداخل" "ويقوم بوضع بيوضه الصغيرة" |
Atnalı yengeçlerinin ilk olarak yumurtalarını bıraktıkları zamanlarda kara güvenli bir yer gibi görünüyordu. | Open Subtitles | اليابسة ربما كانت مكانا أمنا للبيض .عندما وضع (هورسشو كراب) بيوضه أولا على الشاطئ |