Listeyi uygulayan öğrenci Meğerse liste işine yarıyormuş. | Open Subtitles | منصوحتي, مع اللائحة, تبيّن أن الأمر نجح لها في الواقع. |
Meğerse Noel bana mükemmel bir mektup bırakmış. | Open Subtitles | تبيّن أن (نول) ترك لي هذه الرسالة المدهشة. |
Stratosferinde ince tabakada oldukça farklı hız ve yönlerde giden rüzgârları olduğu ortaya çıktı. | TED | ولكن تبيّن أن رياح طبقة الغلاف الجوي العليا تسير بسرعات واتجاهات مختلفة تماماً عن تلك التي في الطبقات الخفيفة. |
Elektrik hatları yakınında pek çok okulun olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | تبيّن أن كثير من المدارس تقع قرب خطوط الكهرباء |
Tropik adalar Meğer sıkıcıymış ve skandalın yokluğu içime işliyor. | Open Subtitles | تبيّن أن الجزر الاستوائيّة مملة، وقلة الفضائح تزعجني. |
Görünen o ki insanların mahkemeye geri gelmesini sağlayan para değil. | TED | تبيّن أن المال ليس ما يجعل الأشخاص يعودون إلى المحكمة. |
Dolaıysıyla bir açıdan ortaya çıkacak sonuçlar için yapılan tasarımın aslında üretim ve dağıtım için yapılan bir tasarım demek olduğu anlaşıldı. | TED | لذا تبيّن أن التصميم للنتائج في جانب واحد حقيقة تعني التفكير في التصميم للتصنيع والتوزيع. |
Meğerse Ian aylardır bu plan üzerinde çalışıp doğru zamanı kolluyormuş. | Open Subtitles | تبيّن أن (إيان) كان يعملُ على هذهِ الخطة لشهور وكان ينتظر في الوقتِ المناسب |
Meğerse yargıç çalışıyormuş. | Open Subtitles | تبيّن أن القاضي جادّ في العمل |
Meğerse Ian aylardır bu plan üzerinde çalışıp doğru zamanı kolluyormuş. | Open Subtitles | تبيّن أن (إيان) كان يعملُ على هذهِ الخطة لشهور وكان ينتظر في الوقتِ المناسب |
Bahsedilen sahipsiz kitabın kurgu değil bir gerçek olduğu ortaya çıktı ve yazarın kim olduğuna dair içerden bilgi aldım. | Open Subtitles | .. تبيّن أن إشاعة الرواية ،حقيقةَ، وليست خياليّة ولدي معلومة مؤكدة تُخبِرنا من كاتبها |
Bu sefer daha iyi şekilde yeniledim fakat kaplumbağanın ölü olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | ولكنني رممته مرّة أخرى حنى بدى أفضل من ذلك الوقت إلا أنه تبيّن أن السلحفاة كانت ميته بالفعل |
Demokrasiye zarar veren şeyin, seçim yarışları ve oy kapmak olduğu ortaya çıktı. Diğer tarafta, mali yönetim, kaynak patlamaları için iyi bir şey. | TED | وقد تبيّن أن المنافسة الإنتخابية هي الشئ الذي يحدث الضرر بالديموقراطية، بينما الضوابط و التوازنات القوية تجعل طفرات الموارد جيدة. |
İçinde eksiksiz bir hayvan olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | تبيّن أن حيواناً كاملاً بداخله |
İkimiz de pencereden dışarı bir şeyler fırlatmayı hayal ediyormuşuz Meğer. | Open Subtitles | نعم، تبيّن أن كلانا لديه حلم رمي شيء من خلال هذه النافذة. |
Meğer yöneticiler yardımcı doktorlarının ayık olmasını istiyormuş. | Open Subtitles | تبيّن أن المقاطعة تحب أن يكون المسعفون العاملون بها متّزنين |
Meğer iyi bir tarafın varmış. | Open Subtitles | تبيّن أن هناك جانبا طيّبا فيك في النهاية |
Ancak görünen o ki, bu üç inanışın üçü de yanlış. | TED | حسناً، لقد تبيّن أن جميع هذه الإعتقادات الثلاثة خاطئة. |
Programlayıcısında bir arıza olduğu anlaşıldı. | TED | تبيّن أن هناك مشكلة في جدولتها. |