İçinde hayal ettiğimden çok çok daha fazla değerli taş vardı. | Open Subtitles | بداخله من الجواهر اكثر ممما يمكن ان تتخيله او تحلم به |
- Dedim ki... buradan defolup gitmezsen... canını hayal bile edemeyeceğin kadar yakacağım. | Open Subtitles | ـ لقد قلت لو أنك لم تغادر فسوف تتعرض للأذى بشكل لا تتخيله |
Eğer ailemi... rahat bırakmaz ve buradan defolup gitmezsen... canını hayal bile edemeyeceğin kadar yakacağım. | Open Subtitles | لو أنك لم تبتعد عن عائلتي ولم تغادر البلدة فسوف تتعرض للأذي بشكل لا تتخيله |
aklına gelebilecek her renkte. Hepsini nasıl buluyorlar bilmiyorum. | Open Subtitles | .كل لون يُمكنك أن تتخيله .لا أعلم من أين يحصلون عليها |
Bu kadar alaycı ve iğneleyici olmaktan nefret ediyorum ama gerçek bu. tahmin edebileceğiniz gibi, orası en pis foseptiklerden biridir. | TED | وأنا أكره أن تكون المفارقة الساخرة حول هذا الموضوع لكنها الحقيقة. انها مجرد واحدة من أقذر البالوعات يمكنك أن تتخيله. |
Ama bununla Aklınıza gelecek her türlü şeyi yapabileceğiniz bir yer kastediyorum. | TED | أجروء على القول. لكني أعني بذلك أين يمكنك على الإطلاق فعل أي شئ تتخيله. |
Jocelyn Kupa'yı Valentine'den sakladıysa muhtemelen başı sandığından daha büyük bir beladadır. | Open Subtitles | إذا اخبأت جوسلين الكأس من فلانتين اذا هي في خطر أكبر مما يمكنك أن تتخيله |
Evet, düşünebileceğin olabilecek en berbat şey bu değil mi? | Open Subtitles | نعم, وهذا هو أفظع شيء يمكنك أن تتخيله أليس كذلك؟ |
hayal bile edemeyeceğin bir yere gitti. | Open Subtitles | لقد ذهبت إلى مكان ما كان لك أبداً ، أن تتخيله |
hayal edebileceğinizden çok daha büyük bir amaç uğruna ölüyorlar. | Open Subtitles | انه لسبب أعظم جدا من ان تستطيع ان تتخيله بأي حال من ألأحوال |
Ben yalın gerçeğe saplanmışken, sen ise onu sıkı giyimli, genç bir aygır olarak hayal edebilirsin. | Open Subtitles | تستطيع أن تتخيله من جلد الجاموس الرائع بينما انا اصطدم بالحقيقة العارية |
Bu beni hayal edebileceğin her şeyden daha güçlü yapıyor. | Open Subtitles | أنه يجعلني أقوى من أي شئ يمكن أَن تتخيله |
hayal edilebiliyorsa, yapılabilir de. Altı metrelik çakal seni süzüyor. | Open Subtitles | ما تتخيله تستطيع فعله لديك مثال تنظر اليه |
hayal ettiğin bir şey ile gerçek olan arasındaki farkı... bilmediğini mi söylüyorsun bana? | Open Subtitles | أتخبرني أنك لا تعرف الفارق بين شيء تتخيله وشيء حقيقي؟ |
ve her ne hayal edersen, her ne istersen, kutuyu açtığında içinde görüyorsun desem? | Open Subtitles | و ما تتخيله به ما تريد أن يكون به سيكون موجوداً عندما تفتح الصندوق |
Ve ne hayal edersen, içinde ne olmasını istersen, kutuyu açtığında içinde olacağını. | Open Subtitles | و ما تتخيله به ما تريد أن يكون به سيكون موجوداً عندما تفتح الصندوق |
Ya sana bu adanın herhangi bir yerinde kocaman bir kutu olduğunu ve hayal ettiğin her şeyin, istediğin her şeyin kutuyu açtığın zaman içinde olacağını söyleseydim? | Open Subtitles | ماذا إن قلت لك أنه بمكان ما على الجزيرة هناك صندوق كبير جداً و ما تتخيله به ما تريد أن يكون به |
Ayrıca aklına gelebilecek her şeyi. | Open Subtitles | بجانب أي شئ آخر يمكن أن تتخيله. |
Gazeteciler, aklına gelebilecek herşeyi sorarlar bana. | Open Subtitles | كل مقابلة يسألني اي شيء يمكن ان تتخيله |
Ego, aklımıza gelebilecek tahmin edebileceğimiz en kötü güven dolandırıcısıdır. | Open Subtitles | الغرور هو أسوأ شئ من الممكن ان تتخيله من الممكن ان تتصوره |
Yani arılardan, solucanlara, böceklere... Aklınıza ne gelirse | Open Subtitles | أعني من النحل إلى ديدا الأرض .الخنافس. كل ما تتخيله . |
Jocelyn Kupa'yı Valentine'den sakladıysa muhtemelen başı sandığından daha büyük bir beladadır. | Open Subtitles | إذا اخبأت جوسلين الكأس من فلانتين اذا هي في خطر أكبر مما يمكنك أن تتخيله |
Üstünde düşünebileceğin her şey var. | Open Subtitles | أنا حصلت على هذه فى مقابل 3.75 دولار وبها كل ما تتخيله فى ساعة أظن أننى أفضل الإحتفاظ بساعتى |
Baba, tüm açıksözlülüğümle ifade etmeliyim ki, kafanda kurduğun bu şey ... imkansız. | Open Subtitles | ...أبي ...أقول بكل تواضع إن ما تتخيله مستحيل |