"تتركها" - ترجمة من عربي إلى تركي

• izin
• terk
• bırak
• bırakmanı
• bırakmıyorsun
• bırakma
• bırakmak
• bırakabilirsin
• bırakın
• bırakmalısın
• bırakamazsın
• bıraktığı
• bırakmayın
• bırakman
• bıraktığın

Hippolyta, lütfen. bunu yapmasına izin verme!
هيبوليتا، رجاءً. لا تتركها تفعل هذا إذا كنت تحبيني، فحاربها

Yani, izin vermezsen benim şansım yok mu?
هل تعنى بانك اذا لم تتركها لن احصل عليها

O kadına ya adam gibi davran ya da onu terk et.
يجب أن تعامل تلك المرأة باحترام أو تتركها

Onu burada bırak ve içeri Bay Smith'in, yanına git.
و الآن تتركها هنا و تعود داخل الطائرة لتنقذ السيد سميث

Bu seferliğine işi profesyonellere bırakmanı önerebilir miyim?
دعنى اقترح ان تتركها الى الخبراء هذه المرة.

Beni zaten tutuyorsun. Onu neden bırakmıyorsun?
أنا بحوزتك بالفعل، لماذا لا تتركها تغادر؟

Annem harika, baba. Onun gitmesine nasıl izin verdin, anlamıyorum.
إن أمي رائعة يا أبي لا أدري كيف إستطعت أن تتركها تذهب

ölmesine izin verirsen, federallere kadar dayanamazsın.
أنت تتركها تموت أنت لن تفعل هذا للمحققين أبداً

Ama artık, o kadar güzel olmayacak. Ölmesine izin verdin.
الأن وحينها , لا تتركها تموت بهذه الوسيلة

Belki de, servis asansörüyle vakit geçirmek için izin almak istemişlerdir ama sen yedek asansörü işi bırakmak zorunda bıraktığın için asansör bakıcısıyla evde kalmak zorunda kalmışlardır.
لربّما تريدُ أن تأخذ استراحة لتقضيها مع مصاعدها الصغيرة لكنّ عليها أن تتركها في البيتِ مع الجليسة المصعد

Hava o haldeyken araba kullanmasına izin vermemeliydin.
لم ينبغي عليك أن تتركها تقود في ذلك الطقس.

Şimdi, asıl terk etme eyleminden önce, dikkate almanı gerektirecek birkaç şey daha var.
الآن قبل أن تتركها هناك عدة أشياء يجب أن تضعها في الأعتبار

O zaman neden canlı yayına bağlanıp eşinizi başka bir kadın için terk ettiğinizi söylediniz?
إذن لماذا قد تطلع على الهوا وتخبر زوجتك بأنك تتركها من أجل إمرأة أخرى؟

Fakat hata yapıyorsa bırak yapsın, böylece hata yapmamayı öğrenir.
لكن إذا كانت ترتكِب خطأ فعليك أن تتركها ترتكبه حتى تتعلم منه

Onu evde bırakmanı söylemiştim.
لقد أخبرتك أن تتركها في المنزل.

hayır, yerini bilmiyorum. Neden onu rahat bırakmıyorsun?
لا أدري ، لم لا تتركها لشأنها فحسب ؟

Elini sık ve o bırakana kadar bırakma.
عندما تمسك بيده إياك ان تتركها حتى يقوم هو بذلك أفهمت؟

Böylelikle, ona hakkını bırakmak isterim.
و عندما تفعل ذلك فأني أود منك أن تتركها كي تنال حقها الشرعي

Bu işi yapmak istemiyorsan bırakabilirsin.
اذا كنت لا تريد ان تقوم بهذه المهمة انت حر لكي تتركها

- Yani, daha yalın bir dille... - Onu rahat bırakın, tamam mı?
... ـ أعني ، بصراحة ـ هل بإمكانك أن تتركها و شأنها ؟

- Ve git kendine bir göz damlası al. - Onu rahat bırakmalısın.
وضعي بعض من قطرات العين المهدئة ما رأيك في ان تتركها لوحدها ؟

Ama onu böyle... bırakamazsın.
لكن لا يمكنك أن تتركها على هذه الحال

Çocuklarını koruması için annelerin arkada bıraktığı gözleri vardır.
انها العيون التي تتركها الأم لحراسة أطفالها

Ne olursa olsun birbirinizi bırakmayın.
مهما فعلت، ولا تتركها من بعضها البعض.

Hayatta kalacaksak bunu bırakman lazım.
لقد ذهبت اذا اردنا ان ننجو, يجب ان تتركها تذهب