Hippolyta, lütfen. bunu yapmasına izin verme! | Open Subtitles | هيبوليتا، رجاءً. لا تتركها تفعل هذا إذا كنت تحبيني، فحاربها |
Yani, izin vermezsen benim şansım yok mu? | Open Subtitles | هل تعنى بانك اذا لم تتركها لن احصل عليها |
O kadına ya adam gibi davran ya da onu terk et. | Open Subtitles | يجب أن تعامل تلك المرأة باحترام أو تتركها |
Onu burada bırak ve içeri Bay Smith'in, yanına git. | Open Subtitles | و الآن تتركها هنا و تعود داخل الطائرة لتنقذ السيد سميث |
Bu seferliğine işi profesyonellere bırakmanı önerebilir miyim? | Open Subtitles | دعنى اقترح ان تتركها الى الخبراء هذه المرة. |
Beni zaten tutuyorsun. Onu neden bırakmıyorsun? | Open Subtitles | أنا بحوزتك بالفعل، لماذا لا تتركها تغادر؟ |
Annem harika, baba. Onun gitmesine nasıl izin verdin, anlamıyorum. | Open Subtitles | إن أمي رائعة يا أبي لا أدري كيف إستطعت أن تتركها تذهب |
ölmesine izin verirsen, federallere kadar dayanamazsın. | Open Subtitles | أنت تتركها تموت أنت لن تفعل هذا للمحققين أبداً |
Ama artık, o kadar güzel olmayacak. Ölmesine izin verdin. | Open Subtitles | الأن وحينها , لا تتركها تموت بهذه الوسيلة |
Belki de, servis asansörüyle vakit geçirmek için izin almak istemişlerdir ama sen yedek asansörü işi bırakmak zorunda bıraktığın için asansör bakıcısıyla evde kalmak zorunda kalmışlardır. | Open Subtitles | لربّما تريدُ أن تأخذ استراحة لتقضيها مع مصاعدها الصغيرة لكنّ عليها أن تتركها في البيتِ مع الجليسة المصعد |
Hava o haldeyken araba kullanmasına izin vermemeliydin. | Open Subtitles | لم ينبغي عليك أن تتركها تقود في ذلك الطقس. |
Şimdi, asıl terk etme eyleminden önce, dikkate almanı gerektirecek birkaç şey daha var. | Open Subtitles | الآن قبل أن تتركها هناك عدة أشياء يجب أن تضعها في الأعتبار |
O zaman neden canlı yayına bağlanıp eşinizi başka bir kadın için terk ettiğinizi söylediniz? | Open Subtitles | إذن لماذا قد تطلع على الهوا وتخبر زوجتك بأنك تتركها من أجل إمرأة أخرى؟ |
Fakat hata yapıyorsa bırak yapsın, böylece hata yapmamayı öğrenir. | Open Subtitles | لكن إذا كانت ترتكِب خطأ فعليك أن تتركها ترتكبه حتى تتعلم منه |
Onu evde bırakmanı söylemiştim. | Open Subtitles | لقد أخبرتك أن تتركها في المنزل. |
hayır, yerini bilmiyorum. Neden onu rahat bırakmıyorsun? | Open Subtitles | لا أدري ، لم لا تتركها لشأنها فحسب ؟ |
Elini sık ve o bırakana kadar bırakma. | Open Subtitles | عندما تمسك بيده إياك ان تتركها حتى يقوم هو بذلك أفهمت؟ |
Böylelikle, ona hakkını bırakmak isterim. | Open Subtitles | و عندما تفعل ذلك فأني أود منك أن تتركها كي تنال حقها الشرعي |
Bu işi yapmak istemiyorsan bırakabilirsin. | Open Subtitles | اذا كنت لا تريد ان تقوم بهذه المهمة انت حر لكي تتركها |
- Yani, daha yalın bir dille... - Onu rahat bırakın, tamam mı? | Open Subtitles | ... ـ أعني ، بصراحة ـ هل بإمكانك أن تتركها و شأنها ؟ |
- Ve git kendine bir göz damlası al. - Onu rahat bırakmalısın. | Open Subtitles | وضعي بعض من قطرات العين المهدئة ما رأيك في ان تتركها لوحدها ؟ |
Ama onu böyle... bırakamazsın. | Open Subtitles | لكن لا يمكنك أن تتركها على هذه الحال |
Çocuklarını koruması için annelerin arkada bıraktığı gözleri vardır. | Open Subtitles | انها العيون التي تتركها الأم لحراسة أطفالها |
Ne olursa olsun birbirinizi bırakmayın. | Open Subtitles | مهما فعلت، ولا تتركها من بعضها البعض. |
Hayatta kalacaksak bunu bırakman lazım. | Open Subtitles | لقد ذهبت اذا اردنا ان ننجو, يجب ان تتركها تذهب |