Anlasaydı, adam canıma okurdu, sonra bir de kasten kalbimi kırdın. | Open Subtitles | الرجل الذى يستطيع هرس رأسى الآن انت تتعمد جرح شعورى |
Burada olmak istemediğinizin farkındayım efendim, ama öyle görünüyor ki kampanyamı da kasten sabote etmeye çalışıyorsunuz. | Open Subtitles | أعرف أنك لا تريد أن تكون هنا سيدي، ولكن يبدو.. أنك تتعمد تخريب حملتي.. |
Michael'ı kasten kışkırtmak akıllıca değil. | Open Subtitles | ليس من الحكمه أن تتعمد إستفزاز مايكل |
Eğer birinin yerine bilerek suçu kabul ediyorsanız siz de yasaları çiğniyorsunuz. | Open Subtitles | واذا كنت تتعمد ان تصمت حماية لشخص آخر فانت تتعدى على القانون |
Belki bilerek değil, ama. Bu yine de Lonnegan'ı sakinleştirmiyor. | Open Subtitles | لم تتعمد ذلك ربما , لكن هذا الامر لا يهم لونيغان |
Havluyu bile bile rulo yapıp, donumu çıkarmamı bekleyip, son olarak "kuşuma vurmayı" mı istemiyordun? | Open Subtitles | لم تقصد أن تتعمد لفّ المنشفة، و أن تنتظر أن أنزل بنطالي ثم تضربني على هذه المنطقة الحساسة |
Gözümün önünde yasak bir ilişki yaşamayı da istemedin. | Open Subtitles | لم تتعمد أن تكون في علاقة من دون علمي |
- Jeff, yanlış düşündüğümü kanıtlamak için kasten iğrenç olmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | جيف" ليس عليك أن تتعمد إثارة إشمئزازى" حتى أقتنع أننى مخطئة |
- Jeff, yanlış düşündüğümü kanıtlamak için kasten iğrenç olmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | جيف" ليس عليك أن تتعمد إثارة إشمئزازى" حتى أقتنع أننى مخطئة |
Neden kasten iç huzurumu bozmaya çalışıyorsunuz? | Open Subtitles | لماذا تتعمد دائماً إفساد راحة بالي ؟ |
kasten değil tabii. | Open Subtitles | لكن لا تتعمد ذلك بالطبع بل بعفويه |
Patronumla içmemi kasten sabotaj ediyorsun. | Open Subtitles | أنت تتعمد تخريب خلوتي مع رئيسي |
Yani topu kasten fırlatmadın öyle mi? | Open Subtitles | إذن فلم تتعمد أن ترمي لى الكرة؟ |
Ve birazcık da meraklı niye bana karşı kasten iş yaptığınla ilgili. | Open Subtitles | وفضولية قليلاً لماذا تتعمد العمل ضدى؟ |
Beni ve Joseph'i bilerek mi belli mesafede tuttun? | Open Subtitles | هل كنت تتعمد ان تبقينى انا و جوزيف بعيدا ؟ |
Yani öğrencileriniz anlayabilsin diye bilerek mi bu şekilde konuşuyorsunuz? | Open Subtitles | تقصد بأنك تتعمد استخدام ذلك النوع.. من العبارات ليسهل على الطلاب فهمها |
Aynı teknoloji daha sonra Kuzey Afrika'da, benzer bir amaç için; nüfusu kontrol etmek için devlet bilerek bağlantıyı kestiğinde, aktivistlerin bağlı kalmasına yardımcı olmak amacıyla kullanıldı. | TED | تم نشر هذه التكنولوجيا نفسها لاحقًا في شمال أفريقيا لأغراض مماثلة، تساعد الناشطين على التواصل حينما تتعمد الحكومات إلى قطع التواصل كوسيلة للسيطرة على الشعب |
bilerek yapmıyor, tabi ki | Open Subtitles | لكن لا تتعمد ذلك بالطبع بل بعفويه |
Kendine bilerek saplamadığının gayet farkındayım zaten. | Open Subtitles | يسعدني لمعرفة بأنّك لم تتعمد وضعه هناك. |
bilerek mi yapıyorsun? | Open Subtitles | هل تتعمد فعل ذلك؟ |
Orkestramı bile bile sabote edersen domuz gibi sikerim seni! | Open Subtitles | ،إذا كنت تتعمد إفساد فرقتي ! فأني سأسحقك مثل الخنزير |
Beni hayal kırıklığına uğratmayı hiç istemedin. | Open Subtitles | أنت لا تتعمد أن تخيب أملي |