O zaman emekli olacağını ve başkasının senin yerine tamir işini yapacağını söyle. | Open Subtitles | إذا ، قُل بأنك سوف تتقاعد وتترك متابعة أعمال الإصلاح لأي شخص آخر |
emekli olunca sadece kendini değil, bizi emekliye ayırmış olacaksın. | Open Subtitles | عندما تتقاعد ، انت لست تتقاعد بمفردك انت تتقاعد بنا نحن الاثنين |
Hayatımda birkaç kez yanıldım, ama emekli olmayacağını biliyordum. | Open Subtitles | لقد كنت مخطئ بشأن امور قليله في حياتي ولكني عرفت انك لن تتقاعد |
Ajan Horrigan, Gizli Servis'den neden emekli oluyorsunuz? | Open Subtitles | أيها العميل هوريغان، لمَ تتقاعد من وكالة الاستخبارات؟ |
Seni yakalatacak veya öldürecek bir hayattan emekli oldun. | Open Subtitles | تتقاعد من تلك الحياة التي تقوم بإعتقالك أو قتلك أو ربما الاثنين |
Şimdi galip olarak emekli olabilirsin." | Open Subtitles | حسنا باستطاعتك الآن أن تتقاعد بدون هزيمه |
Paran var. Sen emekli olabilirsin. Benim ödemelerim var. | Open Subtitles | حصلت على المال بامكانك أن تتقاعد اما انا فلدي اقساط السيارة |
Hayatım, belki de paparazzilikten emekli olmanın zamanı gelmiştir. | Open Subtitles | حبيبي، ربّما آن الأوان لكي تتقاعد من تصوير المشاهير |
Bir dakika, eğer bunu kabul edersem, siz emekli olana kadar bunlara sahip olurum. | Open Subtitles | انتظر دقيقة أذا وفقت على ذالك سأحصل على ذالك إلى أن تتقاعد |
Hala emekli olmadığına inanamıyorum. | Open Subtitles | ..كما أنني لا أصدق أنك لم تتقاعد و ترتاح |
Siz ve adamlarınız refah içinde ve onurlu bir şekilde emekli olabilirsiniz. | Open Subtitles | تستطيع أن تتقاعد أنت ورجالك في مجد وثراء. |
Şirketi bu yolda ilerlemeye devam ederse sen de emekli olup ev beyi olabilirsin. | Open Subtitles | حسنا، إذا إستمرت شركتها على هذا المنوال يمكنك أن تتقاعد مبكرًا وتصبح راعي المنزل بينما هي تعمل لأنه عندما تنظر ليّ |
- Nedir onlar? - Ya malulen emekli olacaksın. - Öyle bir şey istemiyorum. | Open Subtitles | ـ أن تتقاعد لعدم قدرتكَ ممارسة المهنة ـ لا أريد فعل ذلكَ |
Evet, en sevdiğim dert ortağım ortaklık mesleğinden emekli oluyor. | Open Subtitles | نعم المفضلة لدي الرفيقة تتقاعد من الرفقة |
Böylesi anlar kalbinizin derinliklerine kazınıyor ve emekli olduğunuzda bir solcu oluveriyorsunuz. | Open Subtitles | هذه اللحظات في نهاية المطاف تحفرت عميقاً في داخلك عندما تتقاعد تصبح يساري قليلاً |
Öğretmenlikten emekli oldum ama öğretmekten emekli olamazsın. | Open Subtitles | انا ربما اتقاعد من التدريس لكنك لا تتقاعد ابدا من التعليم |
Biliyorsun, bu emekli olmadan önceki son şansın. | Open Subtitles | أتعلم، هذه هي فرصتك الأخيرة نحو اللقب قبل أن تتقاعد |
emekli parası olan insanlar sanki ne yapacaklarını bilmiyor gibiler. | Open Subtitles | أتعلمين ، الناس التي تتقاعد ومعها كل مالها لا يعلمون ما يفعلوا بأنفسهم |
İronik. emekli olması iki kalp krizi aldı. | Open Subtitles | المثير للسخرية أنّه تطلب الأمر نوبتان قلبيتان حتى تتقاعد. |
Emeklilik mi? | Open Subtitles | . تتقاعد ؟ |