onlara bir büyü olabilir, o yaptığı gibi onları düşünmeye, | Open Subtitles | يمكنها أن تقول لهن تعويذة تجعلهم يفكرون كما تفكر هي |
onları konuşturuyorsun, ve hayatlarını duymaya başlıyorsun, ve ne istediklerini anlıyorsun. | Open Subtitles | تجعلهم يتحدثون وأنت تستمع إلى قصة حياتهم ثم تكتشف مالذي يريدونه |
Eğer hastalarının hayatında rol alırsan onları sana bağlı hale getirirsin. | Open Subtitles | إذا اتخذتَ قراراتٍ في حياة مرضاك سوف تجعلهم يعتمدون عليك كلّياً |
Brendan, seni dönüştürmelerine izin verme. Güçlerini kullanma. | Open Subtitles | براندن، لا تجعلهم يقوموا بتحويلك لا تستخدم قدراتك |
Kyle, seni olmadığın birşeye çevirmelerine izin verme. | Open Subtitles | كيلى لا تجعلهم يحولك ألى شىء أنت لا تريدة |
Biliyordum ki insanları aç hissettiremem, ama onların fiziksel bir şeyler hissetmeleri için bir yol bulabilirdim. | TED | الآن، كنت أعرف أنه ليس بمقدوري حمل الناس على الشعور بالجوع، ولكن ربما بوسعي اكتشاف طريقة تجعلهم يشعرون بشيء فيزيائي. |
Sence insan kötü mü doğar, yoksa dünya mı onları kötü yola sürükler? | Open Subtitles | هل تعتقدين أن الناس يولدون أشراراً؟ أم أن الدنيا هي التي تجعلهم كذلك؟ |
Yapmanız gereken, onları işin içine dahil etmek, sorumluluk almalarını sağlamak. | Open Subtitles | ما عليك أن تفعله، عليكَ أن تجعلهم يندمجون، دعهم يتحمّلون المسؤولية. |
onları özel ve büyülü kılan yaşantı ve deneyimlere gerçekten çok ilgi duyuyordum. | TED | أصبحت مهتما حقا في القصص والخبرات التي تجعلهم متميزين وساحرين. |
Bu sayede, soyut, felsefi soruları onları kaçırmadan sorabildim. | TED | بهذه الطريقة، صار بإمكاني أن أطرح أسئلة فلسفية مختصرة، بطريقة لا تجعلهم يهربون من الأسئلة. |
onları görünmez ve değersiz hissettir. | TED | هذه التصرفات تجعلهم يشعرون بأنهم خفيين و ليس لهم قيمة. |
Lauran'ın neden onları bu şekilde yürüyüşe götürdüğünü anlamadım ve bunun çocukların kendi tercihleri olmadığını varsaydım. | TED | لم أفهم لماذا اختارت لورين أن تجعلهم يشاركون بهذه المسيرة، وافترضت أنه لم يكن خيارهم. |
- Şehre doğru gidiyor. Uzaklaşmasına izin verme. O sinyali bana geri yansıtman gerek. | Open Subtitles | ولا تجعلهم يهربون منك فينبغى أن نحدد مصدر تلك الأشارة ولو فقدناها الأن ربما |
Kaçıyorlar. Denize çıkmalarına izin vermeyelim. Ağı kaldırın! | Open Subtitles | انهم يتجهون بأقصى سرعه لا تجعلهم يتجهون للبحر أرفع الشبكه |
Savaş onlara geldi diye, acı çekmelerine izin veremeyiz. | Open Subtitles | لان يتم اجتياحه لا تجعلهم يعانوا لان الحرب اتت اليهم |
Cohaagen, kayıtsızlığınıza bel bağlıyor! Sizi dünyanın diğer ucuna malmışsınız gibi taşımasına izin vermeyin! | Open Subtitles | لا تجعلهم ينقلوك بداخل الكوكب مثل الحيوانات. |
İnsanlar yaşlı ve çirkin olduklarında bunu onlara hatırlatmamak sizce de daha nazik olmaz mı? | Open Subtitles | عندما يكون الناس عواجيز وقبيحون فمن اللطيف أن لا تجعلهم يتذكرون ذلك ألا تعتقدين ذلك ؟ |
Koşullar, onların bir köpeğe gösterdiğiniz saygıyı bile hak etmeyen refah içinde yaşayan çamura batmış bir hayvan sürüsü olmasıydı. | Open Subtitles | الظروف تجعلهم يبقون مثل الحيوانات هذه الظروف لم تحترمهم حتى لو كانو مثل كلب |
Bazı yasalar insanı köle yapar, bazıları özgür bırakır. | Open Subtitles | هناك قوانين تبيح إستعباد البشر و قوانين تجعلهم أحرارا |
Muhtemelen bu, derilerinin temiz ve düzgün olmasını sağlıyor. | Open Subtitles | على ما يبدو أنّ المعالجة تجعلهم نظيفون وانسيابيون |
Çıkmak istemesini nasıl sağlarsın? Çıkmak istemelerini nasıl sağlarsın? hem de nükleer bir denizaltıdan... | Open Subtitles | كيف تجعلهم يرغبون في الخروج من غواصة نووية |
Yaptığımızın önemini anlamalarını sağlamalısın. | Open Subtitles | حسنا عليك ان تجعلهم يفهمون عن عملنا الهام |