"تجعلهم" - Translation from Arabic to Turkish

    • onları
        
    • izin
        
    • onlara
        
    • onların
        
    • yapar
        
    • sağlamak
        
    • sağlıyor
        
    • sağlarsın
        
    • sağlamalısın
        
    onlara bir büyü olabilir, o yaptığı gibi onları düşünmeye, Open Subtitles يمكنها أن تقول لهن تعويذة تجعلهم يفكرون كما تفكر هي
    onları konuşturuyorsun, ve hayatlarını duymaya başlıyorsun, ve ne istediklerini anlıyorsun. Open Subtitles تجعلهم يتحدثون وأنت تستمع إلى قصة حياتهم ثم تكتشف مالذي يريدونه
    Eğer hastalarının hayatında rol alırsan onları sana bağlı hale getirirsin. Open Subtitles إذا اتخذتَ قراراتٍ في حياة مرضاك سوف تجعلهم يعتمدون عليك كلّياً
    Brendan, seni dönüştürmelerine izin verme. Güçlerini kullanma. Open Subtitles براندن، لا تجعلهم يقوموا بتحويلك لا تستخدم قدراتك
    Kyle, seni olmadığın birşeye çevirmelerine izin verme. Open Subtitles كيلى لا تجعلهم يحولك ألى شىء أنت لا تريدة
    Biliyordum ki insanları aç hissettiremem, ama onların fiziksel bir şeyler hissetmeleri için bir yol bulabilirdim. TED الآن، كنت أعرف أنه ليس بمقدوري حمل الناس على الشعور بالجوع، ولكن ربما بوسعي اكتشاف طريقة تجعلهم يشعرون بشيء فيزيائي.
    Sence insan kötü mü doğar, yoksa dünya mı onları kötü yola sürükler? Open Subtitles هل تعتقدين أن الناس يولدون أشراراً؟ أم أن الدنيا هي التي تجعلهم كذلك؟
    Yapmanız gereken, onları işin içine dahil etmek, sorumluluk almalarını sağlamak. Open Subtitles ما عليك أن تفعله، عليكَ أن تجعلهم يندمجون، دعهم يتحمّلون المسؤولية.
    onları özel ve büyülü kılan yaşantı ve deneyimlere gerçekten çok ilgi duyuyordum. TED أصبحت مهتما حقا في القصص والخبرات التي تجعلهم متميزين وساحرين.
    Bu sayede, soyut, felsefi soruları onları kaçırmadan sorabildim. TED بهذه الطريقة، صار بإمكاني أن أطرح أسئلة فلسفية مختصرة، بطريقة لا تجعلهم يهربون من الأسئلة.
    onları görünmez ve değersiz hissettir. TED هذه التصرفات تجعلهم يشعرون بأنهم خفيين و ليس لهم قيمة.
    Lauran'ın neden onları bu şekilde yürüyüşe götürdüğünü anlamadım ve bunun çocukların kendi tercihleri olmadığını varsaydım. TED لم أفهم لماذا اختارت لورين أن تجعلهم يشاركون بهذه المسيرة، وافترضت أنه لم يكن خيارهم.
    - Şehre doğru gidiyor. Uzaklaşmasına izin verme. O sinyali bana geri yansıtman gerek. Open Subtitles ولا تجعلهم يهربون منك فينبغى أن نحدد مصدر تلك الأشارة ولو فقدناها الأن ربما
    Kaçıyorlar. Denize çıkmalarına izin vermeyelim. Ağı kaldırın! Open Subtitles انهم يتجهون بأقصى سرعه لا تجعلهم يتجهون للبحر أرفع الشبكه
    Savaş onlara geldi diye, acı çekmelerine izin veremeyiz. Open Subtitles لان يتم اجتياحه لا تجعلهم يعانوا لان الحرب اتت اليهم
    Cohaagen, kayıtsızlığınıza bel bağlıyor! Sizi dünyanın diğer ucuna malmışsınız gibi taşımasına izin vermeyin! Open Subtitles لا تجعلهم ينقلوك بداخل الكوكب مثل الحيوانات.
    İnsanlar yaşlı ve çirkin olduklarında bunu onlara hatırlatmamak sizce de daha nazik olmaz mı? Open Subtitles عندما يكون الناس عواجيز وقبيحون فمن اللطيف أن لا تجعلهم يتذكرون ذلك ألا تعتقدين ذلك ؟
    Koşullar, onların bir köpeğe gösterdiğiniz saygıyı bile hak etmeyen refah içinde yaşayan çamura batmış bir hayvan sürüsü olmasıydı. Open Subtitles الظروف تجعلهم يبقون مثل الحيوانات هذه الظروف لم تحترمهم حتى لو كانو مثل كلب
    Bazı yasalar insanı köle yapar, bazıları özgür bırakır. Open Subtitles هناك قوانين تبيح إستعباد البشر و قوانين تجعلهم أحرارا
    Muhtemelen bu, derilerinin temiz ve düzgün olmasını sağlıyor. Open Subtitles على ما يبدو أنّ المعالجة تجعلهم نظيفون وانسيابيون
    Çıkmak istemesini nasıl sağlarsın? Çıkmak istemelerini nasıl sağlarsın? hem de nükleer bir denizaltıdan... Open Subtitles كيف تجعلهم يرغبون في الخروج من غواصة نووية
    Yaptığımızın önemini anlamalarını sağlamalısın. Open Subtitles حسنا عليك ان تجعلهم يفهمون عن عملنا الهام

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more