ويكيبيديا

    "تحتضر" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • ölüyor
        
    • Ölüyorsun
        
    • ölüyordu
        
    • ölen
        
    • öldüğünü
        
    • ölmek üzere
        
    • öleceğini
        
    • ölmekte
        
    • ölürken
        
    • ölmüyorsun
        
    • ölecek
        
    • ölmüyor
        
    • tükeniyor
        
    • ölümünü
        
    • ölüm döşeğinde
        
    ölüyor olabilir, hala konuşamıyor ve vaktinizi bununla mı harcıyorsunuz? Open Subtitles لا، ربما تحتضر لازالت لا تتحدث و تضيع وقتك بهذا
    Eğer hasta olsaydın, ölüyor olsaydın, bununla başa çıkmam gerekirdi, değil mi? Open Subtitles لو كنت مريضا لو كنت تحتضر سأضطر لمواجهة الأمر بشكل مباشر صحيح؟
    Tedavi grubumuzda, başlangıçta enjekte edilen kanser hücrelerinin %75' den fazlasının yaklaşık %25' ne kıyasla öldüğünü veya ölüyor olduğunu bulduk. TED وجدنا أنه في المجموعة المعالجة أكثر من 75% من الخلايا السرطانية التي حقناها كانت ميتةً أو تحتضر مقارنة فقط بـ 25%.
    Ölüyorsun ve de arkadaşlarınla bir bira içmek için durmuyorsun, ha? Open Subtitles أنت تحتضر ولم تمرّ حتى لتناول البيرة مع رفاقك؟
    Tüberkiloz ve ...çok hasta, bilirsin ölüyordu ve ben bir şey yapamıyordum. Open Subtitles كما تعلم،مريضة جداً.. كانت تحتضر ولم أستطع فعل شئ
    Haksızsa, ölen kadına birkaç gün yetecek kadar ümit verdim demektir. Open Subtitles و إن كان مخطئاً فقد أعطيت امرأة تحتضر يومين من الأمل
    ölüyor. Sana demiştim. Open Subtitles انها تحتضر, قلت لك انك احمق ان تحاول انقاذ اى احد, وفّر جهدك.
    Her yerimiz pislik içinde, bir uçakla yere düştük ve büyükannem Oxnard'da ölüyor. Open Subtitles كلنا ملطخون بالأوساخ وسقطنا من طائرة .. وجدتنا تحتضر في أوكسنارد
    Karım hastanede, belki de ölüyor. Open Subtitles انت تستطيع ان تفهم, زوجتى فى المستشفى وربما تحتضر
    Mösyö Zidler Matmazel Satine ölüyor. Open Subtitles السيد زيدلير، الآنسة ساتين تحتضر إنها مصابة بالسل عصفورتي الصغيرة تحتضر؟
    Size bir kamyon çarpsaydı ve uçtuğunuz hendeğin dibinde ölüyor olsaydınız ve toza karıştığınızda bile insanlara sizi hatırlatacak sadece tek bir şarkı söylemeye vaktiniz kalsaydı dünyadaki yaşantınız hakkında hissettiklerinizi Tanrı'nın anlamasını sağlayacak tek bir şarkı sizi refaha çıkaracak tek bir şarkıya vaktiniz olsaydı o şarkı şimdi söylediğiniz bu şarkı mı olurdu? Open Subtitles إن صدمتك شاحنة و كنت راقداً ممسكاً بهذه الآلة تحتضر و كان أمامك وقت لتغني أغنية واحدة
    Geçen akşam da Afet ölüyor sen fotoğraf çekiyorsun... Open Subtitles في تلك الليلة، كانت عفت تحتضر وأنت تلتقط الصور
    Bunlar yetmezmiş gibi bir de hastam ölüyor. Hastanede Noel zamanı ölümler.. Open Subtitles وإن لم يكن ذلك سيئاً كفاية فمريضتي تحتضر الموت في المشفى ليلة عيد الميلاد
    aslında genç bir doktor ölüyor tanıdık geldimi? Open Subtitles أو بالأحرى طبيبةٍ شابةٍ تحتضر أيبدو ذلك مألوفاً لك؟
    7300 m'nin üzerinde, dikey limittesin, zaten Ölüyorsun. Open Subtitles فوق الـ 24 ألف قدم، بلغت الحدود العمودية، أنت تحتضر.
    Ayrıca, sen hatalıydın. - Hayır! ölüyordu o. Open Subtitles ـ إضافة لذلك، لقد أخطئت ـ كلا، إنها كانت تحتضر
    Haksızsa, ölen kadına birkaç gün yetecek kadar ümit verdim demektir. Open Subtitles و إن كان مخطئاً، فقد أعطيت امرأة تحتضر يومين من الأمل
    Halkına kurt adam ısırığı yüzünden öldüğünü söyletmeyecek olan prensipler mi? Open Subtitles القانون عينه الذي يمنعك من إخبار قومك بأنّك تحتضر بعضّة مذؤوب؟
    Baksanıza efendim, ne tesadüf, kederli, yapayalnız ve ihtiyar bir kadın soğuktan ölmek üzere. Open Subtitles بمصادفةٍعجيبة،سيدي، إنها عجوزٌ حزينةٌ وحيدةٌ تحتضر من البرد.
    öleceğini daha önce öğrenmiş olsaydım, vaktimi başka şeylere harcamazdım. Open Subtitles ،إن عرفت أنك تحتضر لما قضيت حياتي أفعل أموراً أخرى
    Haksızsa, ölmekte olan bir kadına birkaç gün daha ümit verdim. Open Subtitles و إن كان مخطئاً فقد أعطيت امرأة تحتضر يومين من الأمل
    Ona ölürken söyledim. Ailenin buraya varmak zorunda olduğunu söyledim. Open Subtitles أخبرتها بينما كانت تحتضر أخبرتها بأن العائلة يجب أن تمر
    Sana yengeç getirmeyeceğim çünkü ölmüyorsun. İzin vermem. Open Subtitles أنا لن أحضر سرطان البحر لك لأنك لا تحتضر لن أسمح بذلك
    Eğer ölecek olsaydı babasıyla kontak kurmayacağına inanmıyorum. Open Subtitles يصعب عليَّ التصديق إن كانت تحتضر لن تحاول الإتصال بأبيها
    - Bahse varım ölüyordur. - ölmüyor. Sadece felç oldu. Open Subtitles أراهن بأنها تحتضر إنها لا تحتضر , إنها مشلولة فحسب
    Bu uzay istasyonu tükeniyor ve dünyada da yaşanılmaz. Open Subtitles هذه المحطة الفضائية تحتضر و الأرض غير صالحة للعيش
    Eğer birkaç dakikamı ayırıp Marla Singer'ın ölümünü seyretmeye gitseydim bunların hiçbiri olmayacaktı. Open Subtitles إذا كنت فقط ضيعت بعض الدقائق وذهبت لمشاهدة مارلا سينجر تحتضر
    Bütün gün oradaydım, annemle ilgilendim. Teyzem ölüm döşeğinde. Open Subtitles كنت هناك طوال اليوم ابحث عن امي , عمتي تحتضر

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد