Etmek zorundaydım. Yüzümün kalmasına izin verdi. Gösteri zamanında, beni serbest bırakacağına söz verdi. | Open Subtitles | اضطررت لهذا، لقد سمحت لي بالإبقاء على وجهي، ووعدت أن تحررني وقت التجلي |
Tüm şartlı tahliye duruşmalarımda heyete beni serbest bırakmamalarını söylediniz. | Open Subtitles | أراك في كل جلسات إطلاق سراحي دائماً مايخبر اللوحه ألا تحررني |
Burada oturup gerçeğin beni serbest bırakmasını bekleyeceğim. | Open Subtitles | أنا فقط سأجلس هنا و انتظر للحقيقة لكي تحررني. |
Hayatımın her an sona erebileceği fikri beni hayatın sunduğu şeylerin güzelliğini, sanatını ve korkusunu tamamen kucaklamam için özgür kılıyor. | Open Subtitles | إن فكرة انتهاء حياتي في أية لحظة تحررني لكي أقدّر تماماً الجمال والفن والهلع المصاحبة لكل ما يقدمه لنا عالمنا هذا |
* Beni özgür bırakan bir gökkuşağı gibi * | Open Subtitles | * فقط مثل قوس قزح * * تعلم أنك تحررني * |
Beni dün de serbest bırakabilirdiniz, yarın da ama şimdi geldiniz, çocuk öldürülmeden önce çünkü karşı çıkacağımı biliyordunuz. | Open Subtitles | كان يمكنك أن تحررني بالأمس أو غدا، لكنك أتيت إلي قبل أن يذبح هذا الفتى، لأنك تعلم أنني سأنصح بأن لا تفعل. |
Beni serbest bırakmazsan hiçbirimiz sağ çıkamayacağız bu adadan. | Open Subtitles | لأنّه إذا لم تحررني من هذه القيود لا أحد منا سيخرج من هذه الجزيرة حيا |
serbest kalmam için elinizden geleni yapın lütfen. | Open Subtitles | أرجوك أن تفعل ما تستطيعه لكي تحررني |
Beni serbest bırakmanı istiyorum. | Open Subtitles | اريد منكَ ان تحررني. |
- Beni serbest bırakmalısın. | Open Subtitles | -يجب ان تحررني . |
- Beni serbest bırakmak derken? | Open Subtitles | تحررني ؟ |
Beni özgür bırakmanı istiyorum. | Open Subtitles | أودك أن تحررني. |
Beni özgür bırakmaya çalışıyorsunuz. | Open Subtitles | -تحاول أن تحررني ... |