Biraz daha iyi olduğunuzda belki akşam yemeği yiyebiliriz. | Open Subtitles | لكن عندما تشعرين بأنكِ قد تحسنتِ قليلاً فربما سيمكننا أن نتناول عشاءً مع بعضنا |
Sen de daha iyi olursan istersen alışverişe gideriz. | Open Subtitles | وإنكنتِقد تحسنتِ.. وتشعرين بالرغبة في الخروج، فلربما نأخذكِ للتسوّق |
Çok daha iyi yapıyoruz son iki ay. | Open Subtitles | لقد تحسنتِ بشل ملحوظ خلال الشهرين المنصرمين |
İyi görünüyorsun. Hasta olduğunu duymuştum. | Open Subtitles | يبدو أنكِ تحسنتِ سمعتُ بأنكِ كنت مريضه |
Daha iyi oldukça, bu sesi daha az duyacaksın. | Open Subtitles | - كلما تحسنتِ في القيادة, سيقل استماعك لمثل هذا الصوت - |
İyi olacağına çok seviniyorum. | Open Subtitles | أصغي إليّ، أنا سعيد لأنكِ تحسنتِ |
Migrenin daha iyi gibi görünüyor. | Open Subtitles | هل تحسنتِ من الصداع ؟ |
Migrenin daha iyi gibi görünüyor. | Open Subtitles | هل تحسنتِ من الصداع ؟ |
Evet, evet. İyi olmak zorundasın. | Open Subtitles | يبدٌ أنكِ تحسنتِ |
Şimdi daha iyi misin? | Open Subtitles | هل تحسنتِ الآن؟ |
Gün geçtikçe daha da iyi yapıyorsun. | Open Subtitles | لقد تحسنتِ كثيرًا |
Bu aralar iyi misin? | Open Subtitles | هل تحسنتِ هذه الايام ؟ حسناَ ... |
Hadi daha iyi olduğunu söyle bana. | Open Subtitles | هيا، أخبريني أنكِ تحسنتِ. |
Sen işe döndün, daha iyi oldun. | Open Subtitles | ولقد ذهبتي إلى العمل تحسنتِ |
Komatsu'ya seni sordum. İyi görünüyorsun. | Open Subtitles | سألت (كوماتسو) عنكِ يبدو أنكِ تحسنتِ |
Daha iyi görünüyorsunuz. | Open Subtitles | -أنتِ تحسنتِ كثيراً |
İyi iş çıkarmışsın. | Open Subtitles | لقد تحسنتِ |