Tamam. İçeri girmeden önce tam olarak nereye gittiğinizden emin olmanız gerek. | Open Subtitles | حسنًا، قبل أن تدخلين فيجب أن تتأكدي بانكِ تعرفين إلى أين تذهبين.. |
Sizi içeri girerken görmüş ve burada beklemenizi söylemek için beni gönderdi. | Open Subtitles | لقد رآكِ وأنتِ تدخلين الى هُنا و أرسلني لإخبارك أن تنتظريه هُنا |
Çünkü küçük Joyce'la kütüphaneye girerken, sizi gören biri olmuştu. | Open Subtitles | لان هناك من شاهدك وانت تدخلين المكتبة مع الصغيرة جويس |
Hatırlayamadığın bilinçliliğin derin dünyasına giriyorsun. | Open Subtitles | إنك تدخلين إلى عالم عميق من الوعي لا تذكرينه |
Biri buraya Geldiğini görürse, McLeod'a söyler, sonra da McLeod bize ulaşmak için seni kullanmaya çalışır. | Open Subtitles | شخص ما قد يشاهدك تدخلين هنا فيخبر ماكلويد ثم يستغلك ماكلويد للوصول الينا |
Bu kapıdan bir kere girdin mi, artık geri dönüşü olmayan bir yola girmiş olacaksın. | Open Subtitles | , حينما تدخلين هذا الباب فستخوضين طريقاً لن ترجعى منه أبداً |
15 saniye. girip çıkacaksın. DNA eşleşmesi yapacağız ve bitecek, tamam mı? | Open Subtitles | خمسة عشر ثانية تدخلين وتخرجين نأخذ عينة الحمض النووى وينتهى كل شئ |
İçeri girdiğini görünce şaşırdım. Seni burada görmeyi beklemiyordum. | Open Subtitles | فوجئت عندما رأيتك تدخلين هنا لم أحسب اننى سأراك هنا |
İstediğiniz zaman içeri çekilip, geri dönebiliyor musunuz? | Open Subtitles | و هل تنهكين ؟ هل تدخلين مرة أخرى حين تريدين ذلك ؟ |
Dinleyin. Neden içeri girmiyorsunuz? Birkaç yeri arayıp ne yapabileceğime bir bakayım. | Open Subtitles | إسمعى , لماذا لا تدخلين , و سأجرى إتصالاً . و سأرى ما يمكننى القيام به |
Kapımı açtım ve seni babamın yatak odasına girerken gördüm. | Open Subtitles | فتحت بابي و رأيتك تدخلين غرفة نوم أبانا. |
Bagaja giriyorsun. Koduğumun bagajına giriyorsun. | Open Subtitles | سوف تدخلين في شنطة السيارة سوف تدخلين في شنطة السيارة اللعينة |
Çünkü kapıdan içeri öfkeli bir şekilde giriyorsun. Üzgünüm ama ben yeni medyada kendime güvenli bir liman kurabilmişken sen hâlâ yerel bir okulda öğretmenlik yapıyorsun. | Open Subtitles | تدخلين وأنتِ غاضبة وأنا آسف أنني كونت مستقبلاً في الإعلام الجديد بينما |
Yani bunun cennete gittiğinde tüm çikolatalardan sorumlu olacağın anlamına Geldiğini söyle. | Open Subtitles | ،ما يعني بأنك عندما تدخلين الجنة ستكونين المسئولة عن كل الشوكولاتة |
Bu kapıdan bir kere girdin mi, artık geri dönüşü olmayan bir yola girmiş olacaksın... | Open Subtitles | , عندما تدخلين لهذا الباب فستتخطين عتبة طريق لن ترجعى منه أبداًً |
Evet, sen buraya istediğin zaman girip cıkarsan nasıl rahat olabilirim. | Open Subtitles | انا لا ارتاح عندما اجدك تدخلين عندما تريدين |
Biliyor musun, bir odaya girince selam vermek daha uygundur. | Open Subtitles | كما تعلمين , من اللائق القاء التحية عندما تدخلين غرفة |
Büyük baloda, kraliçe ile birlikte gireceksin ama devlet yemeğinde eşlik edilmeden gireceksin. | Open Subtitles | في الإحتفالات الكبيرة .. تدخلين برفقة الملكة ولكن في حفلات العشاء بالإمارة .. |
Küre içerisine girdiğinde, ...sen bizi biz de seni duyabileceğiz. | Open Subtitles | حالما تدخلين حجرة الحدث ستكونين قادرة على سماعنا ونحن سنسمعكِ. |
Bir adamın yatak odasına girmiyorsun, kralın huzuruna çıkıyorsun. | Open Subtitles | انكِ لن تدخلى حجرة نوم رجل انكِ تدخلين قاعة الملك |
Neden gelmiyorsun içeri? Dostum. Hediyelerde rekor kırmışsınız. | Open Subtitles | لماذا لا تدخلين لطيف لقد تلقيتم الهدايا مستحيل |
Odama böyle girme. Odama... Odama böyle girme. | Open Subtitles | ـ لا تدخلين إلى غرفتي ـ لا تدخلين إلى غرفتي |
Gerçekçi olalım, Anne. Her dükkana girişinde bunun iki katını harcıyorsun. | Open Subtitles | لنكون واقعين أمي، في كل مر تدخلين فيها محلا تصرفين ضعف هذا المبلغ |
Ne yaptığını bir düşün. Hapse girebilirsin. | Open Subtitles | فكري فيما تفعلينه، قد تدخلين السجن بسبب هذا |
İçeri girmene izin veremem Esther. Kasabaya haksızlık olur. | Open Subtitles | لا أستطيع جعلك تدخلين إستر لن يكون ذلك منصفاً لأهل المدينه |