En azından, Lisa'nın ona bir şey olmasına izin vermeyeceğini biliyorum. | Open Subtitles | أنا متأكّدة على الأقلّ، أنّها لن تدعَ شيئاً يحدث له. |
Ama babam bana harika bir cerrah olmak için duygularımın bana engel olmasına izin vermemi öğretmişti. | Open Subtitles | لكن والدي علمني انهُ لكي تكون جراحاً عظيماً لايمكنك ان تدعَ المشاعر تقف في طريقكَ |
Ama duygularının doğru olduğunu bildiğin şeyleri karıştırmasına izin verme. | Open Subtitles | لكن لايمكنكَ ان تدعَ مشاعركَ تعميكَ عن الحقيقة |
Kimsenin mutlu olmasına izin vermiyorsun. | Open Subtitles | هذا الأمر كأنهُ لايمكنكَ أن تدعَ شخصاً يكونُ سعيداً |
Ryan'ın kırık elle dövüşmesine izin verirmiydin? | Open Subtitles | هل لكَ أن تدعَ رين يتقاتل مع اليد الفاشلة ؟ |
Buralara gelmek için canımı dişime taktım ve senin tüm bunları heba etmene izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | عملتُ جاهدة لإيصالنا هنا و أرفض أن تدعَ كل هذا يذهب هباءً منثورا |
- Evet, o sürtükler. - Adamın konuşmasına izin verecek misin? | Open Subtitles | نعم، أُولئكَ الحُقراء - أتُريدُ أن تدعَ الرجُلَ يتكلَّم؟ |
Ailenizin Küba'da çok zor zamanlar geçirdiğini biliyorum. Ancak kişisel hislerinizin... kararlarınızı etkilemesine izin vermezsiniz... | Open Subtitles | أتفهّمُ معاناة عائلتك في "كوبا" لكن لا يجب أن تدعَ مشاعرك الشخصية تؤثّر بقراراتك |
Hoşuma gitti. Mm-hmm. Kıyafetlerin seni giymesine izin vermelisin. | Open Subtitles | أحببتُ هذا عليك أن تدعَ الملابِس ترتديك |
Kimsenin sarhoş girmesine izin vermeyin. | Open Subtitles | لا تدعَ أحدًا يثمل هنا. |