Olduğum şey yüzünden beni kabullenmeyi reddediyorsun ki bu yas tutmanı engelliyor. | Open Subtitles | إنكِ ترفضين تقبلي لما أنا عليه، مما يمنعكِ من تعزيتي على عملي |
İnsanları cehennemden çıkarıyorsun ama yine de şeytanı tanıdığını reddediyorsun! | Open Subtitles | ياللمسيح ، انتى تخرجين الناس من الجحيم . ومازلتى ترفضين تمييز الشيطان |
Oh, şu haline bir bak. Tüm söylediklerimi reddediyorsun. | Open Subtitles | انظري لنفسك برجوله ترفضين إتخاذ المساعده في الطريق |
Bunu söylemeyi hep reddettin canım. | Open Subtitles | أنت ترفضين دائماً مناداتي بعزيزي |
Her gün buna bir son vermek istedim ama pes etmeyi reddettiğin her seferinde son veremeyeceğimi biliyordum. | Open Subtitles | كلّ يوم، أردتُ إنهاءه.. لكن بكلّ مرّة كنتِ ترفضين الإعتراف.. علمتُ أنّي لن أستطيع ذلك. |
- Hiç de mühim olmayan bir konuyu tartışmayı reddettiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أنك ترفضين التحدث معي بسبب شيء لم يعد يهمك |
Çünkü Tina yargıca aynı uçakta uçmayı reddettiğini söylerse kötü olur. | Open Subtitles | لأنه سيبدو سيئاَ في المحكمة لو قالت " تينا " للقاضي أنك ترفضين السفر معها على نفس الطائرة |
Bir lordun teklifini reddetmek terbiyesizliktir. | Open Subtitles | إنها قلة تهذيب, أن ترفضين عرضًا من سيد |
Ve hayır demeden önce size asker bu durumda asker bakmanın bir yasa olduğunu hatırlatmak isterim. | Open Subtitles | وقبلما ترفضين أودّ تذكرتك أن إيواء الجنود هو القانون سارٍ في هذه المناطق. |
Ama olayları benim açımdan görmeyi de reddediyorsun. | Open Subtitles | لكنّك ترفضين باستمرار أن تنظري للأشياء من منظاري |
Bu yüzden doktora görünmeyi reddediyorsun uyuşturucu test sonucunda belli olacak diye. | Open Subtitles | لهذا ترفضين رؤية الطبيب لأن المخدرات تظهر في التحاليل |
Cidden sorumluluk almayı reddediyorsun, değil mi? | Open Subtitles | إنك ترفضين فعلاً تحمل المسؤولية، أليس كذلك؟ |
Sen Frank'in kahpesisin ve buna inanmayı reddediyorsun. | Open Subtitles | لكنك أسوأ، فأنت عاهرة فرانك و ترفضين تصديق ذلك. |
Sağlıklı hüküm veremiyorsun. Orada bir oğlun olduğu için yeryüzüne saldırmayı reddediyorsun! | Open Subtitles | إن حكمتك تبددت، إذ ترفضين مهاجمة السطح لأن لديك ابناً هناك |
Kör müsün yoksa görmeyi mi reddediyorsun Olivia? | Open Subtitles | هل أنت في ضلال يا أوليفيا أم أنك ترفضين تقبل الأمر الواقع |
Seni gerçek adınla çağırabilirim, ama adını vermeyi reddediyorsun. | Open Subtitles | أتمنى أن أناديكي باسمك الحقيقي ولكنكِ ترفضين الإفصاح عنه |
Bunu söylemeyi hep reddettin canım. | Open Subtitles | أنت ترفضين دائماً إخباري عزيزتي |
Sen, soruşturmalar bitene kadar casus iddiaları ve rehine durumu hakkında yorumda bulunmayı reddettiğin sürece ben de söylediğim veya söylemediğim hangi şeylerden ötürü suçlandığımı tam olarak öğrenene kadar bu konuda çekimser kalacağım. | Open Subtitles | ولأنَّك ترفضين التَعليق على إدعاءاتِ الجاسوسَ أَو حالة الرهينةَ حتى التحقيقِ الكامل |
Ben de fark etmezmiş gibi benimle konuşmayı reddettiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | و أنا لا أصدق أنك ما زلت ترفضين التحدث معي بسبب أمر لم يعد يهمك |
Angie katı gıdaları reddettiğini söyledi. | Open Subtitles | انجي تقول انك ترفضين المواد الصلبه |
Başka biri olduğun gerçeğine inanmayı reddetmek neden? | Open Subtitles | لم ترفضين أن تعترفي بحقيقتك؟ |
Ve hayır demeden önce size asker bu durumda asker bakmanın bir yasa olduğunu hatırlatmak isterim. | Open Subtitles | وقبلما ترفضين أودّ تذكرتك أن إيواء الجنود هو القانون سارٍ في هذه المناطق. |
Bugün bugün onu tanıdığını inkar ediyorsun. Ama Poonam buradan ayrıldığında... en çok ağlayan sen olacaksın. | Open Subtitles | اليوم ترفضين أن تسلمي عليها عندما تتركنا |
- Sen bunlara senaryo mu diyorsun? - Bu iştir! | Open Subtitles | وبدلا من ذلك،أنت كنتِ مكتئبة ترفضين النصوص المقدمة لكِ |
Bu akşam beş kez elimi geri çevirdin. | Open Subtitles | ترفضين مصافحتي للمرة الخامسة |
Demek görev, onur ve gönül borcunu reddediyorsunuz. | Open Subtitles | هل ترفضين اجابة الواجب، والشرف والامتنان؟ |