ويكيبيديا

    "تسبب في" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • sebep
        
    • neden oldu
        
    • neden olmuş
        
    • sebebi
        
    Bu yüzden, Diana, Dodi ve onların hayal edilen melez çocuklarının resmini yarattım. Ve büyük bir halk pretestosuna sebep olan bu resim ortaya çıktı. TED و لذلك صنعت صورة لديانا و دودي و ابنهم المزعوم و تم نشر هذه الصورة مما تسبب في غضب عارم من الجمهور في ذلك الوقت.
    Doral kendini patlatıp, küçük bir koridorda küçük bir hasara sebep oldu. Open Subtitles دورال فجر نفسه ، مما تسبب في اضرار طفيفة في مدخل القصر.
    Tüm vücudu kuşatan bir kaşıntı. Peki kim sebep oldu? Open Subtitles جسده كله امتلئ بالطفح المؤلم ومن تسبب في ذلك ؟
    Ve dokunma algılayıcılarına vurduğumda, aşağıya doğru gövdenin dibine kadar bir voltaj gönderdi ve bu da harekete neden oldu. TED أليس كذلك؟ ولذلك عندما أضرب مستقلات اللمس، أرسلت جهداً كهربائياً على طول الطريق حتى نهاية الجذع، والذي تسبب في حركتها.
    Çiçek hastalığı, geçen yüzyılda yarım milyardan fazla insanın ölümüne neden oldu ve artık aramızda yok, bu konuda en son ne zaman endişelendiniz? TED و لكن متى كانت آخر مرة أقلقك مرض الجدري, المرض الذي تسبب في وفاة نصف بليون فرد في القرن الماضي و قد إختفى الآن؟
    Ok beşinci ve altıncı kaburgalar arasından girmiş, büyük olasılıkla sol karıncığı delmiş, bu da iç kanamaya neden olmuş. Open Subtitles دخل السهم في الفضاء وربي بين الأضلاع الخامسة والسادسة، على الأرجح ثقب البطين الأيسر، مما تسبب في نزيف داخلي شديد.
    Tek başına uçağın bir saat kalkmamasına neden olmuş... Open Subtitles وبمجهود فردي تسبب في تأخير الرحلة لساعة كاملة.
    Çünkü bu karışıklığın sebebi ikimiz de değiliz. Open Subtitles بما أنهُ لا أحد منا، تسبب في هذه الفوضى.
    Retina hücrelerindeki yetersiz oksijen, ışığı işleme yeteneğini zayıflatıp göz kararmasına ya da geçici körlüğe sebep oluyor. TED وحرمان الأوكسجين في خلايا الشبكية يعوق قدرتها على معالجة الضوء، مما تسبب في ظهور رؤية باللون الرمادي أو عمى مؤقت.
    Durgunluk korkusu, eğer insanların yatırımda ve harcamada geri adım atmalarına sebep olursa kendini gerçekleştiren kehanete dönüşebilir. TED إن الخوف من الكساد يمكن أن يصبح نبوءة ذاتية التحقق لو تسبب في تراجع الجمهور عن الاستثمار والإنفاق.
    1959'da yedi kişinin ölmüne sebep olan bir bombalama eylemi sebebiyle İngilizler'ce tutuklanmış. Open Subtitles البريطانيون قبضوا عليه 1959 لتفجير تسبب في مقتل سبعة أشخاص.
    Seni hapse attırması bir sebep olabilir bence. Open Subtitles تسبب في وضعك خلف قضبان السجن يبدو كدافع بالنسبة لي
    Geriye dönüp yaşananları anlatan... elinden kaçırdığı atı geri götüren... onlara göre acıya sebep olan adam... çare bulamayacağı acılara saygı göstermelidir. Open Subtitles إن عاد رجل وأخبرهم بقصته جلب إليهم الحصان الذي أطلقه والذي تسبب في معاناتهم واعتذر عن الألم الذي لا يمكنه إصلاحه
    Aslında, turist akını duvarı bozmaya ve Çin hükûmetinin koruma girişimleri başlatmasına neden oldu. TED في الواقع تدفق السياح قد تسبب في تدهور الجدار، مما قاد الحكومة الصينية بإطلاق مبادرات للحفاظ عليها.
    Zayıflatıcı bir inme aylar sonra ülkeyi yönetememesine neden oldu, ordusunun kilit üyeleri güney güçlerine gitti. TED وإثر شهور من تنفيذ إضراب تسبب في إفلات مقاليد الحكم من يده. تخلّى أعضاء معتبرون من قواته لصالح القوات الجنوبية.
    Tükürük bezleri, hızlıca artan bir felce neden oldu. Open Subtitles غدده العرقية صنعت محلولا ساما تسبب في الشلل التصاعدي
    Geçen gece, bir öğrencimiz gece kulübünde karışıklığa neden olmuş. Open Subtitles ليلة أمس، طالب لنا تسبب في مشاكل بنادي ليلي.
    Beyin sarsıntısı subkranyal bir şişliğe neden olmuş. Open Subtitles على ما يبدو أن إرتجاج المُخ قد تسبب في تورُّم جزئي في الجمجمة
    sebebi ne olursa olsun statik başladıktan sonra her an bu olabilir. Open Subtitles أيا كان ما تسبب في هذا، يمكن أن يحدث في أي وقت بعد أن تبدأ الخشخشة.
    Ancak, her ne varsa öldürülmesinin sebebi çıkacaktır. Open Subtitles ولكن أيا كان من المؤكد انه تسبب في قتله

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد