| Onu ait olduğu yerde, yani vücudunun içinde tutmak istiyorsan, otoyolda 120 kilometre hızla giden kamyonlardan atlamaktan vazgeç! | Open Subtitles | فأذا أريد الأحتفاض بة داخل جسمك في مكانة يجب أن تتوقف عن القفز من على الشاحنات وهي تسير بسرعة 80 على الطريق السريع |
| Saatte seksen kilometre hızla giden bir arabadan atlayacak mısın? | Open Subtitles | هل ستخرجين من السيارة وهي تسير بسرعة 50 ميل في الساعة؟ |
| Söylememi mazur görmezsen, Çok hızlı gidiyorsun gibi geldi bana. Bana da 55'le gidiyormuşuz gibi geliyor. | Open Subtitles | أنت لا تمانع إذا أخبرتك بأنك تسير بسرعة زائدة وهذا ليس من مصلحتك |
| - Çok hızlı gidiyorsun, Kull. - Yeterince değil. | Open Subtitles | انت تسير بسرعة يا كال ليس بالسرعة الكافية |
| Onu sıvı halde tutuyor, bu sayede bu kadar hızlı ilerliyor. | Open Subtitles | إنه يبقيها متدفقة، إنها تسير بسرعة فائقة |
| Bir de saatte 288 kilometre hızla giderken görmen lazım. | Open Subtitles | إنتظر حتي تراها وهي تسير بسرعة 180 ميل في الساعة |
| Şimdi de benden çok hızlı yürüyorsun evlat. | Open Subtitles | الأن أنت تسير بسرعة بالنسبة لي يا فتى |
| Nasıl oluyor da arabadan hızlı gidebilirken araba kullanmaya katlanıyor? | Open Subtitles | كيف يتحمّل البقاء في سيارة وهي تسير بسرعة أقلّ منه بكثير؟ |
| Dostum 20 ile gidiyorsun. | Open Subtitles | يا صاح انتَ تسير بسرعة عشرين - و ماذا بذلك ؟ |
| Evet, saatte 320 kilometre hızla giden bir bisiklete. | Open Subtitles | أجل , إن كانت الدراجة تسير بسرعة مئتان ميل في الساعة |
| Saatte 130 kilometre hızla giden, yoluna çıkan her şeyi dümdüz edebilecek 100 bin tonluk kar kütlesi. | Open Subtitles | مائة الف طن من الثلج تسير بسرعة 80 ميلا في الساعة، قادرة على تحطيم كل شيء في طريقها. |
| Park yeri bulmak gibi küçük işler yapan, sınırlı bir Tanrı'mız mı var, ama saatte 500 mil hızla giden dalgalar gibi büyük işler hariç | TED | هل لدينا رب جزئي يستطيع القيام بأشياء صغيرة مثل إيجاد مساحات انتظار للسيارات, لكنه لا يفعل الأشياء الكبيرة مثل إيقاف أمواج تسير بسرعة 500 ميلاً في الساعة؟ |
| Hey! Hey! Çok hızlı gidiyorsun! | Open Subtitles | إنك تسير بسرعة كبيرة |
| Ciddiyim. Oldukça hızlı gidiyorsun. Yavaşla! | Open Subtitles | أنا جاد، أنت تسير بسرعة أبطئ |
| - Bekle, çok hızlı gidiyorsun. | Open Subtitles | - على عقد، أنت تسير بسرعة كبيرة. |
| Şimdi buna hız kazandırmaya çalışabilir ve olduğundan daha hızlı ilerliyor izlenimi yaratabilir, en başta süper hızlı ilerletebiliriz. | TED | حسناً، بإمكانك أن تبدأ بمحاولة تحسينها وتجعلها تظهر على أنها تتحرك بسرعة أكبر مما هي عليه، اجعلها تسير بسرعة في البداية، كسرعة الانفجار |
| Matty, sanırım işler fazla hızlı ilerliyor. | Open Subtitles | "ماتي" أعتقد أن الأمور تسير بسرعة |
| Bir arabanın içindeyken ve araba saatte 105 kilometre hızla giderken bir şey anlamazsın. | Open Subtitles | المشكلة أنك حين تكون في سيارة وهي تسير بسرعة 65 ميلا في الساعة فلن تشعر بذلك |
| Tanrım, çok hızlı yürüyorsun. | Open Subtitles | يا إلهي، أنك تسير بسرعة |
| Nasıl oluyor da arabadan hızlı gidebilirken araba kullanmaya katlanıyor? | Open Subtitles | كيف يتحمل البقاء في سيارة وهي تسير بسرعة أقل منه بكثير ؟ |