Gazetede yazdığına göre, geçtiğimiz yıl boyunca bölgedeki uyuşturucu ile ilişkili suçlarda artış olmuş. | Open Subtitles | مكتوب هنا أنه تصاعد عدد الجرائم المتعلقة بالمخدرات بهذه المنطقة خلال العام الماضي |
Virüs 31 kişiye bulaştı ve sayı artıyor. | Open Subtitles | لقد انتقل الفيروس الآن إلى 13شخصاً والعدد في تصاعد. |
Nöbete eşlik eden hafif yüksek kalsiyum tanısı basittir. | Open Subtitles | لأن تشخيص النوبة مع تصاعد الكالسيوم بسيط جداً |
Geçtiğimiz haftalarda bu hapishanede artan bir huzursuzluk vardı. | Open Subtitles | ، حدث في الأسابيع الماضية تصاعد للإضطرابات في هذا السجن |
Onu itip kakmaya başladınız. Sonra olay kızıştı. | Open Subtitles | و بعدها كل شئ تصاعد |
King'in şöhreti arttıkça Rustin onun baş danışmanı oldu ve Sivil Haklar Hareketinde önemli bir stratejist konumuna yükseldi. | TED | ومع تصاعد شهرة لوثر كينغ، أصبح روستن مستشاره الرئيسي، فضلًا عن أحد الاستراتيجيين الرئيسيين في حركة الحقوق المدنية الأوسع. |
Ama karbondioksit oranı yükseliyor. Solunum desteğini arttıracağım. | Open Subtitles | لكن معدلات ثاني أوكسيد الكربون في تصاعد ساُزيد من مقدار التنفس الإصطناعي |
Dolaylı bilirubinde artış, serum haptoglobinde düşüş. | Open Subtitles | تصاعد غير مباشر بإفرازات الصفراء بروتين مصل الدم منخفض |
Ama ben iyi bir vatandaş olmama rağmen ulusal popülizmdeki artış yüzünden artık elimde olmayan sebepler yüzünden, kendi hükûmetimin bana zarar verebileceği düşüncesiyle yüzleşmek zorundayım. | TED | مع تصاعد القومية الشعبوية، رغم كوني أفضل مواطن يمكن أن أكونه، يجب علي الآن العيش مع فكرة أن حكومتي يمكن أن تؤذيني لأسباب لا يمكنني التحكم فيها. |
Fakat verilere baktığında, 2009'dan beri Almanya'da emisyonlarda bir artış olduğudur ve gerçekten 2020 iklim taahhütlerini yakalayacaklarını söylebilecek bir Allah'ın kulunu bulamazsınız. | TED | لكن عندما تنظرون إلى البيانات، فالانبعاثات في ألمانيا في تصاعد مستمر منذ عام 2008، ولا يوجد في الحقيقة أي شخص يمكنه أن يقول لكم بأنهم قادرون على تلبية الالتزامات المناخية في عام 2020. |
Güneşin Kuzey Kutbu'ndaki ısıtıcı etkisi artıyor ve deniz buzu ilk zayıflama belirtilerini gösteriyor. | Open Subtitles | أثر دفء الشمس على القطب الشمالي في تصاعد ويُظهر البحر المتجمد أول علامات الوهن |
Trilityum odaları %70 te ve artıyor yan motorlar beklemede | Open Subtitles | حجيرات الديليثيوم عند 70 بالمئة وفي تصاعد محركات الدفع الجزئي الابتدائية على أهبة الاستعداد |
Sevgilim, gerilim giderek artıyor. | Open Subtitles | -يا حُبّي, ها قد تصاعد التوتر بينهم بشدة. |
Çocuk ölümü, yüksek bir duygusal tepki oluşmasını sağlar. | Open Subtitles | قضايا قتل الأطفال تؤدّي تصاعد ردود فعل عاطفيّة |
Bir yerlerde yüksek bir doku ölümü noktası olmalı! | Open Subtitles | يجب أن تكون هناك نقطة تصاعد من نخر في مكان ما. |
11 Eylül'den bu yana artan terör olayları sonucunda 4.500'den fazla insan hayatını kaybetti. | Open Subtitles | منذ أحداث 11 سبتمبر أكثر من 4500 شخصاً قُتلوا في تصاعد للإرهاب العالمي |
Nadia, Ruslarla işler kızıştı. | Open Subtitles | نادية", الموقف تصاعد مع الروس" |
Elektrik verme işlemi tekrar başladı kafasından hafif dumanlar yükseldi ve tavandaki pencereden geçip gitti. | Open Subtitles | ... ثم عرّضوها لتيار أقوى ومن جديد تصاعد عمود دخان شنيع من رأسها وتصاعد عبر المَنوَر فوق رأسها |
Radyasyon yükseliyor. | Open Subtitles | الإشعاع فى تصاعد |
Şüphelinin güç hissi arttıkça güveni de arttı, ve daha zorlu hedeflere yöneldi. | Open Subtitles | كلما تصاعد احساس الجاني بالقوة كذلك تصاعدت ثقته مما أدى الى طرائد أكبر و اصعب |
Ve son olarak Irak'ta şiddet yeniden artmaya başlarken, parlamento seçimlerinin üzerinden ancak dört ay geçtikten sonra bir hükümet kurulabildi. | TED | وفي العراق العنف في تصاعد مرة اخرى ومازالت الحكومة لم تتشكل بعد بعد عدة اشهر من انتهاء الانتخابات |
Tören; Çoğalan Ruhlar Vadisi'nde gerçekleşecek. | Open Subtitles | الاحتفال سوف يكون في وادي تصاعد الارواح. |
Neyse, olay kızışıyor birden. | Open Subtitles | عموماً, كل الموقف تصاعد |
Ama birden ortalık karışıyor, herkes ateş etmeye başlıyor, çok yakın mesafeden. | Open Subtitles | و بعد ذلك تصاعد الأمـر و حدث تبادل لطلقات ناريـة متعددة قصيرة المدى للغايـة |
- İşlerin kızıştığını bilmiyordu. En azından benim tarafımda. | Open Subtitles | حسنًا ، هي لم تكن تعلم لقد تصاعد الأمر قليلًا |
Fakat Avrupa'daki son dönem müziğe bile bakacak olursanız, aşırı sağ faşizm de yükselişte. | TED | لكن حتى إذا نظرتم إلى المزاج السياسي عامةً في أوربا مؤخراً ، اليمين المتطرف الفاشي أيضاً في تصاعد . |
Dışişleri Bakanlığı, yoğun kartel saldırılarına cevap verebilecek kabiliyette bir aktif ajan seçmek istiyor. | Open Subtitles | إدارة الولاية تسحب عميلا ًمن الميدان يكون متخصصا في الرد 'على تصاعد نشاط الـ'كارتل. |