| Öte yandan onu takip de edemeyiz. Destek gemilerimizi beklemeliyiz. | Open Subtitles | لكن لن يمكننا تعقبه و سننتظر باقى سفننا لتنضم إلينا |
| Bilmiyorum Kumandan. Bu enkaz alanında takip etmekte zorluk çekiyorum. | Open Subtitles | لا اعلم سيدي أعاني من متاعب في تعقبه بهذا المسار |
| Bilmiyorum Kumandan. Bu enkaz alanında takip etmekte zorluk çekiyorum. | Open Subtitles | لا اعلم سيدي أعاني من متاعب في تعقبه بهذا المسار |
| Cesedi temizlemek için aynı antiseptiği kullanıyor ki buradan onun izini süremiyoruz. | Open Subtitles | لقد إستخدم نفس المطهر لتنظيف الجثة، و الذي لن نستطيع تعقبه إليه. |
| Farklı bir çeşit durum , fakat henüz izini bulabilmiş değiliz. | Open Subtitles | إنه نوعاً ما سباق، لكن لم نتمكن من تعقبه حتى الآن. |
| Cayman Adalarındaki bir hesaptan gelen, izi sürülemez bir banka çeki. | Open Subtitles | مجهول من شيك لا يمكن تعقبه من صندوق صراف من حساب في جزيرة كيمان |
| Bu yayın takip edilemez, durdurulamaz, durdurulamaz, ve şehirde kalan son özgür sestir. | Open Subtitles | لا يمكن تعقبه ، لا يمكن إيقافه وهو الصوت الحر الوحيد الذي بقي في المدينة |
| Bu yayın takip edilemez, durdurulamaz, ve şehirde kalan son özgür sestir. | Open Subtitles | لا يمكن تعقبه ، لا يمكن إيقافه وهو الصوت الحر الوحيد الذي بقي في المدينة |
| Bu yayın takip edilemez, durdurulamaz, ve şehirde kalan son özgür sestir. | Open Subtitles | لا يمكن تعقبه ، لا يمكن إيقافه وهو الصوت الحر الوحيد الذي بقي في المدينة |
| O çipe takip edebilmemiz için bir şifre çözücü takmaya hazır olmanı istiyorum. | Open Subtitles | اريدك أن تكون مستعداً لتوصيل هذه الشريحة بجهاز بث حتى يمكننا تعقبه |
| Aracındaki izleme aygıtını kullanarak onu takip etmeyi deneyebiliriz. | Open Subtitles | يمكننا تعقبه من خلال جهاز الارسال بسيارتك |
| Richards, onu takip etmek için başka bir yol bul. | Open Subtitles | ريتشاردز , جد طريقة أخرى نستطيع تعقبه بها |
| Bebeğin ayağına bir bilgisayar çipi takıyorsun, böylece çalındığında onu araba gibi takip edebiliyorsun. | Open Subtitles | انظري إنها رقاقة كمبيوتر تضعينها في قدم طفلك لتستطيعي تعقبه كجهاز تعقب السيارات |
| Daha sonra şiddet görürsem izini süremeyeceğim bir adamın rezervasyonunu kabul etmekten başka çarem yok. | TED | وقد لا يكون لى خيار آخر إلا أن أقبل حجز من شخص لا يمكن تعقبه إذا أتضح لاحقا أنه عنيف. |
| Bugün gördüğümüz her şeyde, hayatımızı değiştiren her şeyde, her zaman geçmişte tanıtılmış yeni bir teknolojinin izini bulabiliriz. | TED | وكل ما نراه اليوم والذي يغير حياتنا، نستطيع تعقبه إلى بدايات بعض التكنولوجيات الجديدة. |
| Sanatçıyı öğrendi, kaydın yapıldığı sırada Montreal'de yaşıyordu, birkaç ay sanatçının izini bulmayı denedi. | TED | لقد عَرِف الفنان، لدى وقت إجراء التسجيل، كان يعيش في مونتريال، لعدة أشهر، حاول تعقبه. |
| Ve yayın kaynağı site bir hayalet olduğu sürece izi bulunamaz. | Open Subtitles | طالما يظل المصدر موقع البث شبحا فلا يمكن تعقبه |
| Deri altı tarayıcısının da iki saat önce kapatıldığını tespit ettim. | Open Subtitles | لقد فحصت وجهاز تعقبه تحت جلدة تم تعطيله منذ ساعتين مضت |
| Yok etmek istediğimiz hedeflerin izini sürmek içindi. | Open Subtitles | كي نتمكن من تعقبه إلى الأهداف التي نود تصيفيتهم. |
| Göğüs silikonları, seri numaraları olur. belki ordan iz sürebiliriz. | Open Subtitles | زراعة الثدي , لديها رقم تسلسلي , ربما بإمكاننا تعقبه |
| Cerebro'yu kullanarak onu bulmaya çalışıyordum ama hareketleri açıklanamaz biçimde istikrarsız. | Open Subtitles | لقد حاولت تعقبه بواسطة سيريبرو ولكن تحركاته غريبة وغير واضحة |
| İzlenmesi ya da dinlenmesi mümkün olmayan özel bir numarayı çevirdiniz. | Open Subtitles | لقد إتصلتَ برقمٍ خاص لا يمكن تعقبه أو تتبعه |
| Bu yayın izlenemez, durdurulamaz ve şehrin en özgür sesidir. | Open Subtitles | لا يمكن تعقبه ، لا يمكن إيقافه وهو الصوت الحر الوحيد الذي بقي في المدينة |
| - Anlıyorum, çok da minnettarım ama peşine düşebileceğim bir iz olmalı. | Open Subtitles | أتفهم ذلك وأقدره حقاً لكن لابُد من وجود دليل ما يُمكنني تعقبه |
| Virüslü bir dosya yollayıp, bilgisayarını izleyebilirim. | Open Subtitles | يمكننا إرسال ملف به فيروس حتى أستطيع تعقبه |
| Onu izleyemiyoruz ve ne tür bir donanım taşıdığını bilmiyoruz. | Open Subtitles | ولا نستطيع تعقبه ولا نعرف نوع الجهاز الذي يحمله |
| Eğer gizliyse, radarla izleyemeyiz. | Open Subtitles | لو أنه من طراز الشبح فلن يمكنا تعقبه بالرادار |