Şunu öğrendim ki duygusal stres çoğu zaman hayatla ölüm arasındaki fark. | TED | وقد تعلمت أن الإجهاد العاطفي هو مسألة تتعلق أكثر بالحياة منه بالموت. |
Tecrübelerimden öğrendim ki olabilecekler üzerinde kafa yormak yaşanılacak şey değil. | Open Subtitles | تعلمت أن اعيش على ما قد يكون انها ليست وسيلة للعيش |
Ama nereye gideceğini düşünmeden önsezileri takip etmeyi öğrendim. | TED | ولكنني تعلمت أن أتبع الحدس، دون إفتراض أين سيذهب. |
Birkaç araştırma sonunda hava kirliliğinin aslında Dünya'nın en büyük sağlık tehlikelerinden birisi olduğunu öğrendim. | TED | أجريت بعض الأبحاث الأساسية وسرعان ما تعلمت أن تلوث الهواء هو التهديد البيئي الصحي الأكبر في العالم. |
Altıncı sınıfa geçtiğimde, kendimi kontrol etmeyi öğrenmiştim. | Open Subtitles | بحلول الصف السادس، تعلمت أن أتحكم بنفسي. |
Yıllar geçtikçe bunları insanlarla paylaşmamam gerektiğini öğrendim. | Open Subtitles | و فيما مرت الأعوام تعلمت أن أكف عن إشراك الناس في أفكاري |
öğrendi ki tuvaletler hayatı boyunca onun için sorun oluşturacaktı ve bu sorun onun ve sadece onun sorunuydu. | TED | تعلمت أن دورات المياه في طريقها أن تكون مشكلة، وأن تلك المشكلة بدأت معها وهي مشكلتها وحدها. |
öğrendim ki sınırlar gerçeğin bittiği yerlerdir fakat aynı zamanda hayalin ve hikayenin başladığı yerlerdir. | TED | تعلمت أن الحدود هى في النهايات الفعلية ولكنها أيضاً تقبع حيث المخيلة وتبدأ القصة. |
Şans ve zamanlama bir tarafa, şunu öğrendim ki; güven ögelerini alabilir ve bunun için tasarlayabilirsiniz. | TED | بوضع الحظ والتوقيت جانبًا، تعلمت أن بإمكانك أن تأخذ مكونات الثقة، ويمكنك التصميم لذلك. |
Şunu öğrendim ki: Mimari, değişim için dönüştürücü bir lokomotif olabilir. | TED | تعلمت أن المهندسين المعمارين يمكن أن يكونوا محركات محولة للتغير. |
Çabucak öğrendim ki, genel görüşün normal olarak kabul ettiği şeyin dışında yaşamak, moral bozucu ve izole edilmiş bir yer olabiliyor. | TED | سرعان ما تعلمت أن العيش بمنىء عن ما يعتبره الغالبية طبيعيا يمكن أن يكون مكانا محبطا ومنعزلا. |
Esasen bir kız olarak öğrendim ki -bir kız olarak- öfke, tamamen sessiz bırakılması gereken bir duygu. | TED | كفتاة، تعلمت أن الغضب هو عاطفة يجب أن تبقى مكتومة. |
# Dans etmeyi öğrendim Öğrenmeme gerek kalmadı # | Open Subtitles | ♪ تعلمت أن الرقص، أنا لم يكن لديك لمعرفة ♪ |
Bir dans nasıl yapılırsa öyle dans etmeyi öğrendim. | Open Subtitles | تعلمت أن أرقص على الطريقة التي يجب أن تكون |
Ben, Tanrı'nın yarattığı tüm mahlukatları kabul etmeyi öğrendim. | Open Subtitles | لقد تعلمت أن أتقبل جل مخلوقات الله. |
Bir doktor, bilim adamı olarak doğru soruyu yöneltmenin çözümün yarısı olduğunu öğrendim. | TED | كفيزيائي وكعالم، تعلمت أن طرح الأسئلة الصحيحة هو نصف الإجابة. |
Ve böylece dinlemenin yalnızca beklemeyle ilgili olmadığını, daha çok daha iyi soru sormayı öğrenmekle ilgili olduğunu öğrendim. | TED | ولذا فقد تعلمت أن الإستماع ليس فقط متعلق بالإنتظار، لكنه أيضاً تعلم كيف تطرح الأسئلة بصورة أفضل. |
Bunu ölçemeyiz. ''En iyi yöntemler''in genellikle başkalarının yaptığını kopyalamak olduğunu öğrendim. | TED | في الحقيقة، تعلمت أن "أفضل الممارسات" تعني عادة تقليد ما يفعله الجميع. |
En iyi golfçuların topu göndermek istedikleri yeri kafalarında canlandırmadan asla atış yapmadıklarını öğrenmiştim. | Open Subtitles | تعلمت أن أفضل اللاعبين لا يضربون الكرة قبل أن يتخيلوا أين يريدوا ان تذهب الكرة |
Ama ben bir şeyleri bilmekle hissetmenin aynı şey olmadığını öğrenmiştim. | Open Subtitles | لكنني تعلمت أن معرفة الشيء.. ليس كالشعور به |
Gerçek şu ki, kuyudan uzak durmam gerektiğini öğrendim. | Open Subtitles | تعلم، الحقيقة هي أنا تعلمت أن أبقي مسافة لي عن هذا البئر |
İntikamın fevri insanlara göre olmadığını ve öfkenin yetenek ile yumuşatılması gerektiğini öğrendim. | Open Subtitles | تعلمت أن الثأر لا يتطلب الاندفاع وضرورة مزج الغضب بالمهارة. |
Evet, fakat Amanda öğrendi ki, bu sinirlenme hissi onun hatası değil. | TED | حسنٌ لكن أماندا تعلمت أن هذا الشعور باللهفة ليس خطأها. |