| Adalet Bakanlığı'nın Güney Bölgesi'nde asistan olduğumu biliyorsun değil mi? | Open Subtitles | أنت تعلم أنني مساعد محامي الولايات المتحدة للمنطقة الجنوبية.أليس كذلك. |
| Sen ben seni dava edeceğim biliyorsun , değil mi? | Open Subtitles | أنت تعلم أنني سأرفع عليك دعوى قضائية, أليس كذلك ؟ |
| - Seni seviyorum be kanka. Senin için yaptığımı biliyorsun değil mi? | Open Subtitles | أنا احبك يا صاح، أنت تعلم أنني سأفعل الأمر نفسه من أجلك |
| On yaşımdan beri bu parti için ne düşündüğümü biliyor musun? | Open Subtitles | أنت تعلم أنني حلمتُ بحفلة هدايا زفافي عندما كنتُ بعمر العاشرة؟ |
| Korkaklık veya ihanet sebebiyle değil. Benim doğru sözlü olduğumu bilirsin. | Open Subtitles | ليس جُبناً أو خيانة, أنت تعلم أنني صادقة |
| biliyorsunuz, bu kurulda olmayı kendim istemedim ama şimdi bu iş için buradaysam amacım neyin yanlış gittiğini bulmak olacaktır. | Open Subtitles | تعلم , أنني لم أريد أن أكون مع المفوضين ولكنني الآن من ضمنهم أنا لدي نية لمعرفة ماحدث من خطأ, |
| Geçen gece şu çatışma yüzünden hastanelik olan çete üyelerini biliyorsun. | Open Subtitles | تعلم أنني توليت علاج تلك العصابة من ليلة تبادل اطلاق النار |
| - Paramı istiyorum. - Bu işte iyi olduğumu biliyorsun. | Open Subtitles | ـ أود الحصول على أموالي ـ تعلم أنني سأدفع لك |
| biliyorsun ki, I. Dünya Savaşı'nda subaydım. | Open Subtitles | أنت تعلم أنني كنت ضابطاً في الحرب العالمية الأولى |
| O zımbırtıları yemediğimi biliyorsun. Şef adamlarının hep istim üzerinde olmasını ister. Öyle değil mi şef? | Open Subtitles | أنت تعلم أنني لا آكلها يريد القائد أن يكون رجاله نحفاء |
| Yatılı okula gitmeni istemediğimi biliyorsun. | Open Subtitles | تعلم أنني لم أكن سعيدة عندما تقدمت لمدرسة داخلية |
| - Aa, ciddisin sen. Kaldırmadığımı biliyorsun | Open Subtitles | أوه , أنت جاد أنت تعلم أنني لا أرفع نعم .. |
| Bak, nasıl hep dairenin anahtarlarını kaybettiğimi biliyorsun. | Open Subtitles | كلا، كلا، كما تعلم أنني دوماً أضيع مفتاح شقتي؟ أضيعه دوماً. |
| Steven'a yardım etmek isteyeceğimi biliyorsun. Ben bir vericiyim. | Open Subtitles | تعلم أنني أحب أن أساعد ستيفين, أنا معطاء |
| Tatlım, biliyorsun iş düğüne gelince espri anlayışım ölüyor. | Open Subtitles | حبيبي، تعلم أنني لا أتمتع بروح الدعابة عندما يتعلّق الأمر بالزفاف |
| Sinle konuşmaya çalışırken Tanrıyla konuşmandan hoşlanmadığımı biliyorsun. | Open Subtitles | حبيبي، أنت تعلم أنني لا أحبك أن تخاطب السماء حين يكون بيننا نقاش |
| Sana güvenmediğimi ve bu operasyonun ötesinde bir planın olduğuna inandığımı biliyorsun. | Open Subtitles | أنت تعلم أنني لا أثق بك وأنا أعتقد أن لديك شئ آخر خلف هذه العملية |
| Umursamadığımı biliyorsun. Anne olmak dünyadaki en büyük meslekir. | Open Subtitles | أنت تعلم أنني لا أبالي الأمومة أفضل عمل في الكون |
| Aslında biliyor musunuz onları mahkemeye versem mi vermesem mi, bilmiyorum. | Open Subtitles | النحيب والإنحناء أمامي. تعلم أنني لستُ متأكدة وأقبض عليهم من المحكمة |
| Televizyondan geçen elektron ışıklarını gerçekten görebiliyorum, biliyor musun? | Open Subtitles | كما تعلم أنني بالكاد أري شعاع المسح الإلكتروني للتلفاز |
| Seninle poker oynamıştık Ian. Blöf yapamadığımı bilirsin. | Open Subtitles | نحن نلعب البوكر معا ,إين , تعلم أنني لا أستطيع الملاوغة |
| Efendimiz, Red Guard ile çalıştığımı biliyorsunuz. | Open Subtitles | سيدي , أنت تعلم أنني كنت أعمل مع فريق الحرس الأحمر. |
| Şimdi bilmeni istiyorum ki bir zamanlar seninle biraz ot alışverişi yaptığını biliyorum. | Open Subtitles | وأنت تعلم أنني أعلم، أنه في يومٍ ما.. قد باع لك بعض الحشيش |
| bildiğin gibi ben bir psikiyatrım Jerome. | Open Subtitles | جيروم أنت تعلم أنني طبيب نفسي أنا معتاد على تقديم رأي |