Bir öpücüğün iyi olması için, özel bir anlamı olmalı. | Open Subtitles | لكي تكون القبلة جيدة حقاً فأنتِ تريدينها أن تعني شيئاً |
Sadece bir kaç güzel kelime ve bir bardak çaydan daha fazlasının gerekeceğini düşünüyorum, hayatımın bir anlamı olduğunu anlamamı sağlamak için. | Open Subtitles | أنا أعتقد أنه يوجد الكثير لأتلقاه منكِ أكثر من مجرد بعض الكلمات اللطيفة وفنجان من الشاي لجعلي أصدق أن حياتي تعني شيئاً |
Bu rozetin bir anlamı olmalıydı ama sen üstüne tükürdün. | Open Subtitles | تلك الشارة من المفترض أن تعني شيئاً ما، ولكنك احتقرتها |
Sıklıkla sadece birkaç slayt ya da bir filmin parçasını görürüz; ama bu varlıkların bir şey ifade eden sesleri var. | TED | وكثيرا ما نرى مجرد شرائح قليلة، أو فلم بسيط، لكن لدى هذه الكائنات أصوات تعني شيئاً. |
Yatağa şapka koymanın hiçbir anlamı olmadığını ispat edeceğim. | Open Subtitles | سأثبت لكم أنّ القبعة على السرير لا تعني شيئاً |
Hayır, sadece ilk izlenimlerin bir önemi olmadığını söylemeye çalışıyorum. | Open Subtitles | لا، أعني وحسب، تعرف، الانطباعات الأولى لا تعني شيئاً. |
Her neyse, bütün bunlar olmadan sunumun bir anlamı yok. | Open Subtitles | على أي حال، عملية التسليم .لا تعني شيئاً بدون الفيديو |
- Başlama yine Lejyoner saçmalığına. Burada hiç bir anlamı yok. | Open Subtitles | لا تصدق هذه التفاهات فهي لا تعني شيئاً هنا |
Ne diyeceğini biliyorum, ama muhtemelen bir anlamı yoktur. | Open Subtitles | أعرف ماذا ستقول, لكن من المحتمل أنها لا تعني شيئاً |
Artık bu kelimenin bir anlamı yok galiba. | Open Subtitles | لطيف؟ إذن أحسب أن الكلمات لا تعني شيئاً الآن |
Eğer grupta bir tane bile ödlek yoksa, o zaman cesur olmamın bir anlamı yoktur. | Open Subtitles | إن لم يكن هناك قاعدة شاذة بالجماعة إذاً فالشجاعة لا تعني شيئاً |
Böylece içten söylediğin günlerin bir anlamı oluyor. | Open Subtitles | و هذا يجعل الايام التي تحبني فيها تعني شيئاً ما |
Eğer bunun bir anlamı varsa, bazen ben de senin için bunu diliyorum. | Open Subtitles | , إن كانت تعني شيئاً أحياناً كنت أتمنى هذا لك أيضاً |
Ölmeye hazırlar. Sizin yasalarınız bu insanlar için bir şey ifade etmiyor. | Open Subtitles | قوانينك الجذابة لا تعني شيئاً لهم قوانيني الجذابة |
Bu dava onu vurdu. Onu makineye bağlattım sanki bu dava bir şey ifade ediyormuş gibi. | Open Subtitles | لهذه القضية فرصتها بالنجاح، وضعت بطارية في مؤخّرتها وجعلتها تعتقد أنّها تعني شيئاً |
Cenazeyi kaldırma kişiye göre bir şey ifade etmemiş olabilir. | Open Subtitles | بعدما تركت الجثة درج التخزين هذه الكدمات لن تعني شيئاً لمسؤول جنائز |
Evet, bak ne diyeceğim? Oldu bir kere ama unutmaya çalışalım, tamam mı? Çünkü hiçbir anlamı yoktu. | Open Subtitles | لقد حدثت بالرغم من ذلك, لنحاول فقط أن ننسى بشأنها, إنها لا تعني شيئاً. |
Görevin yanında dostluğun hiçbir anlamı yoktur, albay. | Open Subtitles | الصداقة لا تعني شيئاً إذا ما قورنت بالواجب، كولونيل |
İşler yolundan çıksada eminim ki, bir önemi olmayacaktır. | Open Subtitles | اسمعي، الأمور خرجت عن السيطرة أنا متأكد من أنها لم تعني شيئاً |
Bu numaralar sadece ne dinlediğini bilenlere bir anlam ifade eder. | Open Subtitles | الأرقام تعني شيئاً فقط للشخص الذي يعرف ما الذي يستمع له |
Tatlım, bunu gerçekten okumaman gerekirdi çünkü birşey ifade etmiyor. | Open Subtitles | .. عزيزتي، ما كان عليكِ أن تقرأي هذه لأنها لا تعني شيئاً |
- Ve o nu arkasında bırakarak, bize de bir şeyler ifade etmesini istiyor. | Open Subtitles | وبتركه أياها خلفه، يريد أن تعني شيئاً ما، لنا ايضاً |
Elimde bazı kartlar var, belki de hiçbir şey ifade etmeyecekler. | TED | لدي بعض الأوراق التي ربما قد لا تعني شيئاً. |
Sanki Bir anlamları varmış gibi bana böyle şeyler söylüyorsun. | Open Subtitles | تواصلين قول أمور لي كما لو أنها تعني شيئاً |