| "Your Body is a Wonderland"i kaçırmak böyle bir şey işte. | Open Subtitles | فقط قم بالتبرز على وجهي , لأن تفويت الأغنية يعادل ذلك |
| Çok tatlısın ama torunumla geçirebileceğim hiçbir an'ı kaçırmak istemiyorum. | Open Subtitles | هذا لطيف, ولكن لا أريد تفويت لحظة من حياة حفيدتي |
| Güreş randevusunun tümünü kaçırmak! | Open Subtitles | سيكون هذا مؤلماً ؟ تفويت أجتماع المصارعة كله ؟ |
| Ayrıca erkek arkadaşımın erkek arkadaşıyla tanışma fırsatını da kaçıramam. | Open Subtitles | بالإضافَة، لا يُمكنني تفويت الفُرصَة في مُقابلَة صديق صديقي الحميم |
| Senin bu üniversiteyi bitirme maceranda yaşadıklarını kaçıramazdım. | Open Subtitles | ، لم أتمكن من تفويت رؤيتك تتحطم وتحترق في هذه المحاولة المضللة لإنهاء الجامعة |
| Beni bilgilendir. İyi şeyleri kaçırmak istemiyorum. | Open Subtitles | فلتسجّلني في كل شيء لأني لا أريد تفويت الأشياء الرائعة |
| Hayır gitmeliyim, treni kaçırmak istemem. | Open Subtitles | كلاّ، يجب عليّ الذهاب لا أريد تفويت قطاري |
| Bay Kramer, Bay Lomez'le birlikte toplantıda ve hiçbir şeyi kaçırmak istemedi. | Open Subtitles | يحضر السيد كرايمر اجتماعاً مع السيد لوميز ولكنه لم يرد تفويت أي شيء. |
| Caneel Bay'den yeni döndük. La Traviata'nın yeni gösterimini kaçırmak istemedik. | Open Subtitles | "لقد رجعنا لتونا من خليج "كانيل لا نريد تفويت الترافياتا الجديدة |
| Çünkü herkesin önünde ağladığınızı görmeyi kaçırmak istemiyorum. | Open Subtitles | لأنّي لا أريد تفويت انهيارك وبكائك أمام الجميع |
| Chris, ergenlik çağındaki bu deneyimi kaçırmak istemezsin. | Open Subtitles | كريس أنت لا تريد تفويت تجربة سنوات المراهقة |
| Bunu kaçırmak istemezsiniz. | Open Subtitles | إنكم لن تريدون تفويت هذه الفرصه ، أيها الجمهور |
| Tek endişem eve dönüşümüzü kaçırmak. | Open Subtitles | الأمر الوحيد الذي يقلقني هو تفويت وسيلة إقلالنا للديار |
| Bu aptal oyun yüzünden dersimi kaçıramam, tamam mı? | Open Subtitles | لا يمكنني تفويت صف بسبب هذه اللعبة الغبية. |
| Bugün olmaz, dersleri kaçıramam anne. | Open Subtitles | ليس اليوم .. لا يمكنني تفويت حصة اليوم يا أمي |
| Dikkatimi toplayacak bir şeye ihtiyacım vardı. Yarışmayı kaçıramazdım. | Open Subtitles | أحتجت شيئا ليبقيني مركزة , لم أستطع تفويت هذه المنافسه |
| Bunu kaçıramazsın! Tam nam salacağın zaman. | Open Subtitles | لا يمكنك تفويت هذا انه حيث ستصنع اسما لك |
| Tren kaçırma derken, Broadham kavşağındaki şu korkunç köprüyü hatırladım. | Open Subtitles | الحديث عن تفويت القطارات يذكرني بالجسر السيئ عند تقاطع "برودهام" |
| Bayağı meşgul olmalılar anlaşılan. Bir araya gelişinizi kaçırmayı hiç istemezlerdi. | Open Subtitles | أجل، لابد أنهن مشغولتان لأنهن ستكرهان تفويت لمّ شملكم يا رفاق |
| Hiç bir detayı atlamak ve beni delirtmek istemezsiniz, değil mi? | Open Subtitles | أنتِ لا تُريدين تفويت أيّ شيءٍ، صحيح، حتى لا ينتهي أمركِ مثلي؟ |
| Deneyeceğim ama ortopediyi bilirsin. Bir golf maçı bile kaçıramaz. | Open Subtitles | سأحاول ولكنك تعرف قسم التقويم لايمكنهم تفويت مباراة غولف |
| Bu haberimizi sakın kaçırmayın. | Open Subtitles | أنه سينقذ حياته خلال الشهور القادمة ..لن تودو تفويت هذا، لكن قبلها |
| Hayatını değiştirebilecek bir fırsatı kaçırmaktan daha kötü hiçbir şey olamaz. | Open Subtitles | أعرف لا يوجد شئ أسوأ من تفويت فرصة قد تغيّر حياتك |
| Tatlım, biliyorum tatilimizi kaçırdığımız için üzgünsün. | Open Subtitles | عزيزتي، أعلم أنكِ مستاء بسبب تفويت رحلتنا، |
| Ve Benny amcan her an düşebilir bunu kaçırmayalım. | Open Subtitles | بالإضافه إلى أن عمك بيني قد يسقط على المنصه و نحن لانستطيع تفويت ذلك |
| Bu hainin idamını hayatta kaçırmam. | Open Subtitles | لم أكن أنوي تفويت فُرصة رؤية إعدام ذلك الخائن |
| Umarım kızmazsın ama yemek aşkını bildiğim için bunu kaçırmanı istemedim. | Open Subtitles | حسناً , آمل أن لا تمانعين لكن لمعرفتي بحبك للطعام لا أرد منك تفويت هذه |
| Konserin birini kaçırırsın ama diğer ikisine çıkarsın. | Open Subtitles | يمكنُكَ تفويت حفلة واحدة و العزف في الحفلتين المتبقيّتين |