| bu ağaç doğu kıyısında neredeyse hiç yok fakat bu kabuk yeni soyulmuş. | Open Subtitles | شجرة معدومة الوجود تقريبا في الساحل الشرقي لكن هذا اللحاء تم تقشييره مؤخرًا |
| bu ağaç doğu kıyısında neredeyse hiç yok fakat bu kabuk yeni soyulmuş. | Open Subtitles | شجرة معدومة الوجود تقريبا في الساحل الشرقي لكن هذا اللحاء تم تقشييره مؤخرًا |
| Uykuya karşı olan tavrımız, neredeyse kuş tüyü yorganlara sarıldığımız endüstri öncesi dönemden çok farklı. | TED | مواقفنا تجاه النوم تختلف بشكل كبير جدا من عصر ما قبل الصناعة، حين كنا ملفوفين تقريبا في اللحاف. |
| neredeyse her gece duyarsınız; yemek pişirirken, çocuğunuza uyku masalı anlatırken veya televizyon izlerken. | TED | ويمكنك سماعها تقريبا في كل ليلة، أثناء تحضير العشاء، أو حيت تروي قصة ما قبل النوم لولدك، أو حين مشاهدة التلفزيون. |
| O, Binbaşı Kawalsky hemen her fiziksel açıdan: kan, diş kayıtları. | Open Subtitles | هذا الميجور كاوالسكاي تقريبا في كلّ الإحترام الطبيعي الدمّ سجلات أسنان |
| Röportajı yaptığımızda neredeyse 80 yaşındaydı ve işte ikimiz oradayık ve hemen sorulara geçtim. | TED | كانت في الثمانين، تقريبا في يوم المقابلة ذاك. و ها نحن، أنا وهي، جالسين و بدأت أنا في طرح الأسئلة. |
| Bu hastanede geçen neredeyse tüm zamanlarıma bayılırdım, tabii ki fiziksel tedavi seansları haricinde. | TED | أحببت كل شيء تقريبا في الوقت الذي أمضيته في المستشفى باستثناء جلسات العلاج الطبيعي |
| TV neredeyse her evde var. | Open Subtitles | بينما هو يعمل تقريبا في كلّ البيت الأمريكي. |
| neredeyse son dakikalarda. füze taşıyan gemiler yavaşlıyor ya da rotasını değiştirmiş gibi görünüyordu. | Open Subtitles | تقريبا في آخر لحظة، بدا أن السفن الحاملة الصواريخ قد أبطأت من سرعتها أو غيرت مسارها |
| Düzgün yat, bebeğim. neredeyse eve geldik. | Open Subtitles | الكذب مازال مستمرا, ياصغيري نحن تقريبا في المنزل |
| Yemeği neredeyse yarım saat önce hazırladım genç adam. | Open Subtitles | العشاء على المنضدة تقريبا في السّاعة، شابّ. |
| Howard'ı, sadece iki ay önce, bir derin dalışta neredeyse kaybediyordum. | Open Subtitles | فقدنا هاوارد تقريبا في الغطس العميق فقط قبل شهرين |
| Kasabada neredeyse beş bin insan olduğunu biliyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أنت تعلم جيدا ان هناك ثلاثة الاف شخص تقريبا في هذه المدينة |
| neredeyse geldim Sarah, fakat biraz dikkat çektim. | Open Subtitles | أنا تقريبا في موقعك يا سارة و لكننى إجتذبت إهتمام بعضهم |
| neredeyse haftanın her günü bir tane oluyor. | Open Subtitles | ذهبت إلى واحد في كل ليلة تقريبا في هذا الاسبوع |
| 2010'un Martına gelindiğinde neredeyse on'a katlandı. | Open Subtitles | فقد زادت الطاقة الناشئة عن التصادم بمعدل 10 أضعاف تقريبا في مارس 2010 |
| neredeyse başını koparacaktı. | Open Subtitles | أجل، فقد وضع رأسك تقريبا في القاطع،مع ذلك. |
| Ölüm darbesi her ikisinde de neredeyse aynı noktaya inmiş. | Open Subtitles | حسنا الضربة القاتلة في كلتا الحالتين كانت تقريبا في نفس المكان |
| Her ne kadar bu iki kıta şu anda neredeyse birbirinin zıttı olsa da o zamanlar durum çok farklıydı. | Open Subtitles | على الرغم أن كلا القارتين متضادتان تقريبا في الماضي ، كانت القصة مختلفة تماما |
| Dahası kendisi, hemen hemen aynı bölgede 10-12 denekte benzer karşılığı buldu. | TED | لاحقا، اكتشف استجابة مماثلة في نفس المنطقة تقريبا في 10 على 12 من الأشخاص المشاركين. |