| Şimdi, sizde biliyorsunuz bende biliyorum, burada olmamanız gerekli. | Open Subtitles | الآن، أنا وأنتم نعلم تماماً أنه لا يجب أن تكونوا هنا. |
| Çünkü, öyleyse, burada olmamanız gerekiyor. | Open Subtitles | لأنّكم لو كنتم تحتاجونها، فربّما لا ينبغي أن تكونوا هنا |
| Hayır, anlamıyorsunuz. burada olmamanız gerek. Gitmelisiniz. | Open Subtitles | إنّكم لا تفهمون، يجب ألّا تكونوا هنا عليكم أنْ تغادروا |
| Siz İngilizlerin burada olmaması gerektiğine. | Open Subtitles | -أنكم ليس من المفترض أن تكونوا هنا. |
| Ama sizlerin burada olmaması gerek. | Open Subtitles | ولكن أنتم... لا يجب أن تكونوا هنا. |
| Cezanız müebbet hapis, yoksa burada olmazdınız. | Open Subtitles | حكم عليكم بالسجن المؤبد والا لم تكونوا هنا |
| Yasadışı bir şey yapmamış olsaydı burada olmazdınız. | Open Subtitles | لن تكونوا هنا, إذا كانت بريئة من القيام ببعض الأعمال الغير القانونية |
| Bence siz, uyanınca burada olmalısınız. Protokol umurumda değil. | Open Subtitles | اظن ان بقيتكم يجب ان تكونوا هنا عندما تستيقظ |
| Hayır, burada olmalısın. Hepiniz burada olmalısınız. | Open Subtitles | كلا، كلا، عليك أن تكون هنا، يجب أن تكونوا هنا جميعاً. |
| Ama burada olmamanız lazım. O yüzden hiçbirşeye dokunmayın. | Open Subtitles | يجب الا تكونوا هنا لذا لا تلمسوا شيئا |
| burada olmamanız gerekiyordu. | Open Subtitles | أنتم ليس من المفترض أن تكونوا هنا |
| Hey, burada olmamanız gerekiyor. | Open Subtitles | رفاق، ليس من المفترض أن تكونوا هنا |
| burada olmamanız gerek. | Open Subtitles | لا يجب أن تكونوا هنا |
| burada olmamanız gerekiyor. | Open Subtitles | ليس من المفترض أن تكونوا هنا |
| Ve hiçbirinizin burada olmaması lazım! | Open Subtitles | ولا يجب أن تكونوا هنا! |
| Cesurlar, bana kalsa burada olmazdınız. | Open Subtitles | أيها (الشجعان) ، لو كان الأمر بيدي ، فلن تكونوا هنا |