Baksanıza hanımefendi, nasıl da parlıyor. | Open Subtitles | فقط انظري اليها يانسة. انظر كيف هي فعليا تلمع? |
Pazuların ışıkta parlıyor, söylemeden edemedim. | Open Subtitles | ويارجل ان عضلة ذارعك تلمع في هذا الضوء علي ان اعترف |
Ben... sanırım yalnızca ölü insanlar için parlayan bir güneşim. | Open Subtitles | أعتقد أنني الشمس التي عليها أن تلمع للميتين فقط |
Hiçbir parlak ruh bu karanlıkta parıldamaz. | Open Subtitles | لا, ليس هناك من أرواح تلمع فى هذه العتمة المظلمة |
Kim çocuklarını bu evren boyunca dağınık sonsuza kadar parlar | Open Subtitles | من أجل إبنائكم المنتشرون عبر الفضاء فهي تلمع الى الابد |
Fasulyelerin içindeki eşekarılarından nefret ediyor. Ve gülümsediğinde gözleri ışıldıyor. | Open Subtitles | تكره الحشرات في الحساء و عينيها تلمع حينما تبتسم |
Ama portredeki kedinin gözleri parlıyor. | Open Subtitles | إن العينان تلمع في الصورة بشكل شرير |
O sık, siyah kılların arasında nasıl da parlıyor öyle. | Open Subtitles | انظر كيف تلمع وسط شعرك الكثيف. |
Göremiyorum. Bu gece yıldızlar parlıyor mu? | Open Subtitles | لا أستطيع الرؤية هل النجوم تلمع الليلة؟ |
Göremiyorum. Bu gece yıldızlar parlıyor mu? | Open Subtitles | لا أستطيع الرؤية هل النجوم تلمع الليلة؟ |
O karanlıkta parlayan yıIdız çıkartmaları bunun yanında halt etmiş. | Open Subtitles | اللاصقات التي تلمع في الظلام لا تقارن بهذا |
yeni açan bir gül gibi, sabahları parlayan ve hayat dolu... | Open Subtitles | زهرة متفتحة حديثاً تلمع من الندى في الصباح |
Ay ışığı yansımış parlayan kapları görüyor musun? | Open Subtitles | هل ترى الوحات التي تلمع من انعكاس ضوء القمر؟ |
Hiçbir parlak ruh bu karanlıkta parıldamaz. | Open Subtitles | لا, ليس هناك من أرواح تلمع فى هذه العتمة المظلمة |
Bayan parlak cesaret rozeti, cevap hayır. | Open Subtitles | حسناً، يا سيدة الشارة الجديدة التي تلمع بالشجاعة، الأجابة على هذا السؤال هي لا. |
#Gece yarısı gökyüzüne sorduğumda# #yıldızlar parıl parıl parlıyordu.# | Open Subtitles | عندما أسأل السماء في منتصف الليل أرى النجوم تلمع وحسب |
Söylediğimde ayakkabılarımı parlat, asker. | Open Subtitles | عندماأطلب أن تلمع حذائي |
İki güneşin altında ışıldayan, muazzam bir cam kubbe ile çevrelenmiş bir Kale. | Open Subtitles | مع قلعة محاطة بقبب زجاجية قوية تلمع تحت الشمسان |
Hepimize taçlar, ünvanlar ve güneş gibi parlayacak kıyafetler verilecek. Daha fazla gözyaşı olmayacak. | Open Subtitles | وأكاليل مجد وملابس تلمع كالشمس وسوف لن يكون هناك دموع فيما بعد لأن صاحب المكان سيمسح كل واحدة منها |
Kılıçlarının güneşte parladığını birilerinin görmesini istemiyorlar. | Open Subtitles | إنهم لا يريدون أحداً أن يرى سيوفهم تلمع من وهج الشمس |
Hala parlamasına rağmen burada değilse bu demektir ki... | Open Subtitles | مع ذلك ما تزال تلمع ولأنّها ليست هنا فهذا يعني... |
Genel ev tabelâsı gibi parlıyorsun. | Open Subtitles | أنت تلمع كالباب في بيوت العاهرات |
İki şeyi biliyoruz, yıldızlar gündüz parlamaz. | Open Subtitles | هناك نوعان من الأشياء المؤكدة، النجوم يالتهار لا تلمع |
Soğuk, pürüzsüz ve parlaktı. | Open Subtitles | كانت باردة .. ناعمة تلمع |
Bu yüzden gözleri artık eskisi gibi ışıl ışıl değil. | Open Subtitles | لهذا لم تعد عيناه تلمع مثلما كانت |