| - Kendimi kontrol edemedim. - Uykunda yürüyorsun, rüya bu. | Open Subtitles | ـ لم أستطع التحكم في نفسي ـ أنتي تحلمين، تمشين أثناء نومكِ |
| Seni duyuyorum, Debra. Telefonun yanında yürüyorsun. Aşağı bak! | Open Subtitles | أسمعك ديبرا أنت تمشين بجانب الهاتف إنظري للأسفل |
| Yani eskiden olduğun o kişiyi. Okulun koridorlarında yürürken hala utanıp sıkılıyor musun? | Open Subtitles | أقصد ، عندما تمشين بتلك الساحة ، أمازلت تشعرين بالخجل من نفسك ؟ |
| Beni öldürsen bile, yine de kan yolunda yürüyeceksin. | Open Subtitles | سوف تمشين في الطريق حتى الموت. لاتهمني محاولاتكِ لتجّنب ذلك. |
| Ya da üstünde her gün yürüdüğün ama fark etmediğin bir halı. | Open Subtitles | أو بُساط تمشين عليه كل يوم ولكن لا ترينه حقاً |
| Ama o koridorda yürüdüğünü görünce aslında ne kadar basit olduğunu anladım. | Open Subtitles | ولكن، عندما شاهدتك وأنت تمشين في الممر، علمت كم أن الأمر سهل |
| Herhalde gelinliğinle koridordan yürüyüşünü kaçırmak çok üzücü olurdu. | Open Subtitles | اتعقد انه سيكون رسمي جدا اشتاق اليك وانتِ تمشين مرتدية فستان الزفاف |
| Saat 01.00. Bu saatte neden Mountain caddesinde yürüyordun? | Open Subtitles | إنه الواحدة مساء يا عزيزتي فلماذا كنتي تمشين على شارع ماونتين في هذه الساعة ؟ |
| Neden poponda ezmek istemediğin bir patates cipsi varmış gibi yürüyorsun? | Open Subtitles | لماذا تمشين وكأن لديكِ شريحة بطاطس في مؤخرتكِ لا تريدين كسرها ؟ |
| Taksi tutmak yerine neden yürüyorsun? | Open Subtitles | لماذا تمشين بدلاً من تأخذي سيارة الأجرة ؟ |
| Doktora tezinin araştırmasını bitirmek için kimya laboratuvarına doğru yürüyorsun. | Open Subtitles | في جامعتك و انت تمشين بإتجاه مخبر الكيمياء لإنهاء البحث لأجل أطروحتك |
| Şöyle der, "Deniz kızı gibisin ama vals yapar gibi yürüyorsun." | TED | هو يقول، " أنت تبدين كحورية البحر، لكنك تمشين مثل راقص الفالس." |
| Sen ara sokakta yürüyorsun. Önüne çıkıyorum. | Open Subtitles | أنت تمشين في الزقاق أنا أقفز خارجاً |
| Sizi odanın içinde, o muhteşem elbisenizle yürürken gördüm. | Open Subtitles | رأيتك تمشين عبر الغرفة في هذا الثوب الرائع |
| yürürken öğrendiğim şeylerden... | Open Subtitles | شيء واحد يجب أن تتعلميه عندما تمشين على خطى |
| yürürken öğrendiğim şeylerden... | Open Subtitles | شيء واحد يجب أن تتعلميه عندما تمشين على خطى |
| yürüyeceksin. Evet, yoksa ben atarım. | Open Subtitles | أنتي سوف تمشين ، نعم أو انني سوف ألقي بك |
| Tam bir tane kazağın var. yürüdüğün zaman, ayaklarına bakıyorsun. | Open Subtitles | عندك بالضبط سترة واحدة، تحبين أن تنظري إلى أقدامك عندما تمشين |
| Gerçek bir şehirde yürüdüğünü düşün geçerken insanlara sürtünürsün. | Open Subtitles | فى اى مدينة حقيقية, تمشين... تتكىء على الناس, والناس تتعثر بك. |
| Lisedeki ilk bando yürüyüşünü kaçırmaya niyetimiz yok. | Open Subtitles | لن نفوّت فرصة مشاهدتك تمشين في مدرستك الثانوية |
| Benle yürüyordun ve içeri girdiğimden emin olmak için binanın dışına bekliyordun ve bir saat sonra da benimle eve yürümek için bekliyordun, hiçbir soru sormadan. | Open Subtitles | لذا كنتِ تمشين معي وتنتظرينني خارج المبنى لتتأكدي أني ذهبت إلى هناك وبعد ساعة كنتِ تنتظرين لإيصالي إلى المنزل |
| Geceleri genelde tek başına mezarlıkta mı yürürsün? | Open Subtitles | هل تمشين عادة وحدك في المقابر ليلاً؟ |
| Neden böyle çıplak gibi dolaşıyorsun? | Open Subtitles | لماذا تمشين في الأرجاء مرتديةً لا شيء تقريبا؟ |
| Sürekli aşağılanmak ve sonunda kendine olan güvenini kaybetmek aynanın önünden geçmemek için bir mil öteden yürümek? | Open Subtitles | وأن تتم إهانتكم يوما بعد يوم حتى تتحطم روحك المعنوية وإعتدادك بذاتك وبعدها قد تمشين ميلا بعيدا عن طريقك |
| Tamamen yürüdün! | Open Subtitles | بالتأكيد كنتِ تمشين |
| İstediğim bu değildi. Seni merdivenlerden aşağı gelinlikle inerken görmek istiyordum. | Open Subtitles | هذا ليس ما أردته أريد أن أراكِ تمشين بفستان العروس |
| Umarım akşamları kampüste dolaşırken dikkatli oluyorsundur. | Open Subtitles | كونى حذرة عندما تمشين فى الحرم الجامعى ليلا |
| Kızıl orman boyunca ilerliyorsun. | Open Subtitles | أنت تمشين عبر غابة حمراء |