Dişi avcıya ayrıIması için zaman veriyor, av için yeterli miktarda zaman. | Open Subtitles | إنها تمنح الصيّادة وقتاً للرحيل, ما يكفي من الوقت للاندماج في الصيد. |
Kötülük yapmak isteyen insanlara neden bunu yaptığını açıklama imkanı veriyor. | Open Subtitles | إنها تمنح للناس التي تريد عمل الشر المبرر لما تقوم به |
Belediye de yetki vermek için parayı görmek istiyor. | Open Subtitles | المنطقة التجارية تريد مصدر التمويل قبل أن تمنح الترخيص |
Tatlım. Bu resmi bir etkinlik. Barmene bahşiş vermek zorunda değilsin. | Open Subtitles | عزيزي , هذا احتفال رسمي لا يجب عليك أن تمنح إكرامية للنادل |
Bu veriyi sese dönüştürme kabiliyeti, astronomiye muazzam bir dönüştürme gücü verir. | TED | هذه القدرة على تحويل البيانات إلى صوت تمنح علم الفلك قوة هائلة من التحول. |
Daha iyi şartlarda yaşasın diye birine şans veriyorsun yeni bir teşebbüse dahil olsun diyorsun ve o ne yapıyor? | Open Subtitles | تمنح أحدهم فرصة بداية، فرصة لتحسين أنفسهم مجالا للدخول في مغامرة جديدة شُجاعة وما الذي يفعلونه؟ |
Hapishane ticaretinden AB'ye bir parça vermeni istiyorum. | Open Subtitles | أكثر إلى أيّةِ درجة؟ أحتاجُك بأن تمنح الشرطة قطعةً من مقايضةِ السجن. |
Onlar sanki benim içimde yaşıyorlar, anıları her günüme anlam veriyor. | TED | إنهم يعيشون في أعماقي، ذكرياتهم تمنح حياتي معنى كل يوم. |
Doğa engereğin kurbanına saldırganı teşhis etme şansı veriyor. | Open Subtitles | ان الطبيعة تمنح الثعابين الفرصة على تمييز مهاجميها |
Ödülü bu yıl veriyor çünkü birisi onun vakfına 3.1 milyon dolar isimsiz bağışta bulundu. | Open Subtitles | لقد تراجعت وسوف تمنح الجائزة ثانية هذ السنة لان شخصا ما قام بالتبرع بصورة سخية لمؤوسستها مبلغ 3،1 مليون دولار |
Genellikle tercih edilen, iki tarafın da duyarlı olduğunu düşünerek velayeti her iki ebeveyne de vermek. | Open Subtitles | إنه من الأفضل دائماً أن تمنح حضانة لكلا الوالدين على افتراض أنهم قادرون |
Birazını bir hayır kurumuna vermek gelmedi mi aklına hiç? | Open Subtitles | ألم يخطر ببالك أن تمنح بعضاً من المال كتبرّع؟ |
Babacık. Bu kıza biraz sevgi vermek ister misin? | Open Subtitles | مرحباً أيها الزعيم، هل يمكن أن تمنح بعض الحب لهذه الفتاة ؟ |
Boşta uçan bir uçurtma insana yıldırım gibi güç verir. | Open Subtitles | الطائرة الورقية السائبة تمنح الرجل طاقة مثل البرق |
Ben, dayanıp dayanamayacağını görmek için Zoloft veriyorum. Belki de şu yeni ilaçlardan birini onun üzerinde deneyebilirsiniz. Bazen yeni ürünler hastalara güven verir. | Open Subtitles | ربما تحتاج لأحد هذه الأدوية الجديدة ببعض الأحيان تمنح الأشياء الجديدة الثقة |
Güzel kıyafetler insanlara cesaret ve güven verir. | Open Subtitles | الملابس الجميلة تمنح الناس الجرأة و الثقة. |
Yüreğin açık olduğu için kendini tamamen veriyorsun. | Open Subtitles | لأن قلبك مفتوح صافى فأنت تمنح الكل من نفسك |
Sheldon, fikrine göre her şeye rakam veriyorsun. | Open Subtitles | شيلدون، أنت فقط تمنح أرقاماً عشوائية للأشياء وفقاً لرأيك. |
İnsanlığın dikkatini çeken hikayelere hayat veriyorsun ve bende bunu asla değiştirmek istemem. | Open Subtitles | تمنح الحياة لقصص تستحق انتباه البشرية ولن أرغب أبدًا في تغيير هذا |
Benim için bunu Elena'ya vermeni istiyorum. Ayrıca bunu da. | Open Subtitles | اودّك أن تمنح (إيلينا) هذهِ نيابةً عنّي، و هذا أيضاً |
Ücretsiz eğitim veren ve ekonomiye daha çok yetenek kazandıran yüksek vergiler, | TED | ضرائب مرتفعة، تمنح تعليماً مجانياً ودخول المزيد من المواهب إلى عالم الاقتصاد. |
Yani üç sigaran varsa ikisini başkasına vermiyorsun. | Open Subtitles | أعنى ، إذا كنت تملك ثلاثة سجائر فإنك لا تمنح إثنتين |
Aurora'ya güçlü irade armağanını veren İtidal Perisi, sanki parmaklarından elektrik cıvataları atıyormuş gibi koreograflanmıştır. | TED | بينما تمنح جنية الاعتدال هبة الإرادة القوية لأورورا، وقد صورت وكأنها تطلق شرارة من أصابعها. |