| Yüce Tanrım, yemek üzere olduğumuz yiyecekler için teşekkür ederiz. | Open Subtitles | إلهي الحبيب، شكرًا على الطعام الذي نحن على وشك تناوله |
| Aslında 5 dakika gecikti. Aç kurtlar gibi yemek zorundayız aksi takdirde saat 3'e kadar banyo molası veremeyeceğiz. | Open Subtitles | أنّ الأفطار متأخر 5 دقائق ، سيكون علينا تناوله بسرعة ، بخلاف ذلك لا يوجد إستراحة للحَمام حتي الـ3 |
| O zaman sorun yediği bir şeyde. Ne kadar manasız. | Open Subtitles | اذن فلقد كان أمرا تناوله كم أن ذلك غير ضار |
| Eric'in midesinde, Kung Pao, sabah yediği Del Taco ile yeni buluşmuştu. | Open Subtitles | داخل معدته الكونغ باو التقى للتو بديل تاكو الذي تناوله على الافطار |
| Bu çok garip çünkü son yemeğinde Belon istiridyesi yediğini tespit edebildim. | Open Subtitles | هذا غريب لأنني تمكنت من تحديد تناوله للمحار في وجبته الأخيرة. المحار؟ |
| Al, günışığı asidi payın. Ye bakalım. | Open Subtitles | ها هو نصيبك من المخدر المشمس، تناوله |
| Katilin bir yıI boyunca yediği ve içtiği... şeyleri belirlememize yardım edecek. | Open Subtitles | ربما يساعد على تقرير ما تناوله القاتل عبر العام الماضي |
| Güzel olan hiçbir şeyi yiyemem. Yiyebileceğim tek şey sıvılaştırılmış keten tohumu. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي استطيع تناوله هو اي سائل مع بذور الكتان |
| Babam öldürdükten sonra fareyi yiyebilir miyiz? | Open Subtitles | بعد أن يقتله أبي, هل يمكننا تناوله على العشاء ؟ |
| Yüce Tanrım, yemek üzere olduğumuz yiyecekler için teşekkür ederiz. | Open Subtitles | إلهي الحبيب، شكرًا على الطعام الذي نحن على وشك تناوله |
| Bu, kuruluşların bir araya gelerek yiyecekleri kutladığı ve yiyeceklerle yapılacak en iyi şeyin onları yemek olduğunu ve ziyan etmeyi bırakmak gerektiğini göstermesidir. | TED | إنها وسيلة للمنظمات من أجل أن تجتمع معاً لتقدّر الطعام، لتقول أن أفضل ما يمكن فعله بالطعام هو تناوله والاستمتاع به، والتوقف عن تبديده. |
| Genlerini yemek tarifi kitabı gibi okuyacak, ne yemek istediklerini bulacak ve petri kaplarına koyacaktık ve sonra büyüyüp mutlu olacaklardı. | TED | كنا سنقرأ جيناتها مثل كتاب طبخ، لنكتشف ما تريد تناوله ووضعه في أطباق بتري، لتنمو وتكون سعيدة. |
| Çok açım. - Ne yemek istediğini söylersen ona uygun bir kıyafet seçebilirim. | Open Subtitles | أخبرينى بما تريدين تناوله حتى أختار السترة الملائمة له |
| 1956'da yediği yemek bile onu rahatsız etmeye başladı. | Open Subtitles | غداء تناوله بعام 1956 بدأ بالصعود من معدته |
| Burada yediği bir şeyin onu zehirlediğni düşünmüyorsun değil mi? | Open Subtitles | لا تعتقد أن شيئاً ما تناوله هنا جعله مريضاً ؟ |
| Bir şey ifade etmiyordu. yediği bir şey dokunmuş olabilirdi. | Open Subtitles | قد لايعني شيئاً ربما بسبب الطعام الذي تناوله |
| İsa'nın çarmıha gerilmesinden önceki akşam havarileriyle yediği son yemek. | Open Subtitles | العشاءالذي تناوله المسيح في ليلة قبل صلبه. |
| Kahvaltıda ne yediğini bile saklayamayan bir adam için bence bu korkutucu bir şey. | Open Subtitles | وبالنسبة لرجل لايستطيع إبقاء ما تناوله في الإفطار سرّا أظنّ أن هذا مخيف |
| Al, bu sonuncu, yiyebilirsin. | Open Subtitles | تفضلي, هذا آخر واحد يمكنكِ تناوله. |
| Eğer bunu gönüllü olarak yemediyse, istiridye içkisine saklamak çok kolay olurdu, ki bu da geçen gece yediği ya da içtiği tek şeydi. | Open Subtitles | إذاً إن لم يتناوله طوعاً، لكان من السهل إخفاؤه في رشقة المحار، والذي كان الشيء الوحيد الذي تناوله أو شربه ليلة أمس |
| Krema! Lara bunu yiyemem, antrenmanım var. | Open Subtitles | " لارا " لا أستطيع تناوله أنا أتدرب |
| Öğlen de yiyebilir miyim? | Open Subtitles | هل أستطيع تناوله على الغداء؟ |
| Şimdiye kadar yediğim en iyi Çin yemeği. Her gün yiyebilirim. | Open Subtitles | إنه أفضل طعام صيني تناولته في حياتي يمكنني تناوله كل يوم |
| Ne kadar baba gannuş yiyebilirsin? | Open Subtitles | كم طبق يمكنك تناوله من البابا غنوج؟ |
| Şimdi yedirmeyeceksin, değil mi? | Open Subtitles | لن تُجبريني على تناوله الآن أليس كذلك؟ |
| Hadi Ye Tuffy. | Open Subtitles | تناوله يا توفى اللتى إعتادت أن تطعمك لن تأتى |