Krallık seni bekliyor ve ben de seni burada himaye ediyorum. | Open Subtitles | إن المملكة تنتظرك و لهذا فأنا إحتفظ بك بمكان أمين هنا |
Ne zaman dönmek istersen Luthor Ş'de seni bir iş bekliyor. | Open Subtitles | هناك دائماً وظيفه تنتظرك إذا أردتي أن تعودي لشركة لوثر كورب |
Gecenin, korkunç davetkâr olduğunu biliyorum ama bayan Vale sizi bekliyor. | Open Subtitles | أنا أعلم أن الليل مغري بالنسبة لك لكن الآنسة فيل تنتظرك |
Daha zaferin seni bekleyen sınavını olmamış, dikkatsiz bir kızsın. | Open Subtitles | ما زلت لم تجربي، بغض النظر عن الانتصارات التي تنتظرك. |
hazır olduğunuzda, sizi otelinize götürmek üzere bir taksi bekliyor. | Open Subtitles | حينما تكون مستعد هناك سيارة أجرى تنتظرك لتقلك إلى النزل |
Ama hatırlayın, laboratuvar asistani karşı tarafta bekliyor ve grubun ikinci hızlısı da o. | TED | لكن تذكّر أنّ مساعدة المخبر تنتظرك على الجانب الآخر وهي ثاني أسرع شخصٍ في المجموعة |
Bir gün bir uygulama bildirimi alıyorsunuz, favori sanatçınız seksi bir kısa hikaye yazmış ve sizi bekliyor. | TED | ويومًا ما تتلقى تنبيه على التطبيق ويقول بأن ممثلك المفضل كتب قصة قصيرة مثيرة وهي تنتظرك. |
Fikrini değiştirecek olursan, araban arka tarafta bekliyor. | Open Subtitles | اذا غيرتى رأيك فسيارتك تنتظرك فى البوابة الخلفية |
Orada seni kaldırımın kenarında yaka uçları kırmızı olan, koyu siyah palto giymiş bir arabacının sürdüğü küçük bir araba bekliyor olacak. | Open Subtitles | حيث ستجد عربة صغيرة تنتظرك هناك يقودها زميل يرتدى جاكيت اسود ثقيل, بياقة بها احمر. |
- Bayan Nancy Ashton diye biri sizi konferans odasında bekliyor. | Open Subtitles | نعم هناك الأنسة نانسى اشتون تنتظرك فى غرفة المؤتمرات |
Kedi yavrusu gibi kapının arkasında bekliyor. | Open Subtitles | إنها تنتظرك خلف الباب .وقد غلب عليها القلق |
Seni yatak odasında bekliyor olacakmış. | Open Subtitles | تقول انها يمكنها ان تنتظرك فى غرفه النوم |
Dünya-dışı kolonilerde sizi yeni bir yaşam bekliyor. Fırsat ve macera dolu taşı toprağı altın olan bir yerde her şeye sıfırdan başlama şansı. | Open Subtitles | حياة جديدة تنتظرك فى المستعمرات العالمية للبدء من جديد فى الأرض الفرص الذهبية والمغامرة |
Dünya-dışı kolonilerde sizi yeni bir yaşam bekliyor. Fırsat ve macera dolu taşı toprağı altın olan bir yerde her şeye sıfırdan başlama şansı. | Open Subtitles | حياة جديدة تنتظرك فى المستعمرات العالمية للبدء من جديد فى الأرض الفرص الذهبية والمغامرة |
Fikrini değiştirmene karşılık iki yüz Dinar seni bekliyor olacak. | Open Subtitles | هناك مئتان دينار اخرى تنتظرك حال تغيير رأيك |
Seni bekleyen neydi peki, dünyadaki herhangi bir şeyden daha güçlü, ve bedeli, bu durumda bir kurban olan? | Open Subtitles | الإثارة التي تنتظرك كان أكبر من أي شيء آخر. فإنه يستحق التضحية. |
Ve sizi bekleyen bir mücadele için içinizde yeni bir gücün yükseldiğini duyumsarsınız. | Open Subtitles | وسيتم تنشيط حواسك لمواجهة التحديات التي تنتظرك. |
Tracy'nin sana göstereceği bir şey var. Seni bekliyordu. | Open Subtitles | تريسي عِنْدَها شيءُ لتريك اياه هي تنتظرك |
Bahse girerim o kız aşağıda bir yerlerde seni bekliyordur. | Open Subtitles | أراهن بأن تلك الفتاة تنتظرك هناكفيمكانما... |
Limuzin kapının Önünde. Opera'da ön sıra biletleri. | Open Subtitles | السيارة الفاخرة تنتظرك تذاكر لدار الأوبرا |
Çok uzun süre bekledi seni. Özledi kedicik. | Open Subtitles | كانت تنتظرك منذ زمن طويل لقد أشتاقت إليك القطة |
Orada seni CIA'den daha kötü birşeyin- beklediğini mi söylüyorsun? | Open Subtitles | من استخبارات أمريكية تنتظرك ؟ ألا تصدقيني ؟ |
Betty, evde seni beklerken bazı geceler nerelere gittiğini biliyorum. | Open Subtitles | إننى أعرف أين كنت حين كانت "بيتى " تنتظرك هنا |
Belki de her ne seni bayılttıysa etkileşime başlamıştı ama Oksana'nın beklediği yere geri dönerken alarmı çalıştırdın. | Open Subtitles | ربما بدا ما خدرت به يؤتي مفعوله لكنك عدت إلى هنا حيث كانت أوكسانا تنتظرك |
Eşyalarınız lobideki danışma kulübesinde sizi bekliyorlar. | Open Subtitles | أشيائك تنتظرك في كشك المعلومات في اللوبي. |
Öyle durma. Kararını ver, feribot beklemez. | Open Subtitles | لا تقف هكذا فحسب أتخذ قرارك بسرعة , العبارة لن تنتظرك |
Topçu taburu beklemiyor ya burada. | Open Subtitles | (بادي) ليس هناك فرقة اطفاء تنتظرك |