böyle fiyakalı gemiler, satacak birşeyleri olmadan bu topraklara iniş yapmaz. | Open Subtitles | مركبة مثل هذه لا تهبط إلا إذا كان لديهم شيء للبيع |
Sıcaklık hızla düşüyor,Yani kasklarınızı takın ve sıcak kalmaya bakın. | Open Subtitles | ماذا؟ الحرارة تهبط بسرعة الآن فارتدوا خوذاتكم وحافظوا على الدفء |
Morötesi ışınlar aşağı gelip, buza çarpıp geri yansıyarak gözlerimizi kuruttu, yüz derimizi soydu. | TED | تهبط الأشعة فوق البنفسجية، تصدم الجليد وترتد لتؤذي عيوننا، وتسلخ جلد وجوهنا. |
Hava raporlarına göre bu gece ve yarın kar ve şiddetli rüzgarlar bekleniyor ve hava ısısı sıfırın altına iniyor. | Open Subtitles | والتنبؤات الجويه تشير إلى مزيد من الثلوج والرياح العاصفه الليله وغداً مع درجات حراره تهبط إلى ما تحت الصفر |
Bu uçak sizin gizli hava alanınıza indiğinde harbiden görünmez olacak. | Open Subtitles | تلك الطائرة ستكون مخفيّة تماماً حينما تهبط في مهبط طائراتكم الخاص. |
Bu da sanki aşağıya inen başka bir kaya var gibi duruyor, bilirsiniz. | TED | ويبدو أن هذه صخرة أخرى تهبط هناك ، كما تعلمون. |
Başkanın uçağı 2 saat sonra inecek. Ona bir açıklama yapmak zorundayız. | Open Subtitles | طائرة الرئيس سوف تهبط خلال ساعتين يجب أن يكون هناك إجماع بالرأي |
Sorun şu ki dün inmemiş, iki hafta önce iniş yapmış. | Open Subtitles | لكن الأمر هو أنها لم تهبط يوم أمس بل قبل أسبوعين |
Eğer o uçağa binersen, .. iniş yaptığı an işini kaybedersin. | Open Subtitles | إذا صعدت على متن تلك الطائرة، سوف تخسر وظيفتك عندما تهبط. |
Zalim Kızıl Baron ile nezih bir çatışma, düşman hatları gerisine ufak bir mecburi iniş, esaret, işkence, firar ve sonra da, çay saati ve madalyalar için yurda dönüş. | Open Subtitles | عُدّة لائقة و بارون أحمر شيطاني، ثم تهبط هبوطاً ماتعاً خلف حدود الأعداء، تُعتقل, وتُعذب, وتهرب |
Söz konusu kokain olunca rakamlar biraz düşüyor, ama çok değil. | Open Subtitles | الآن، تلك الأرقام تهبط قليلاً عندما نضيف الكوكايين لكن ليس كثيراً. |
Top, kale duvarını aşıp düşman saffının tam göbeğine düşüyor ve onlarca Samuray'ı öldürüyor! | Open Subtitles | القذيفة تنطلق بعيداً صوب حائط القلعة؟ .. القذيفة تهبط وسط صفوف العدو وتقتل عشرات الساموراي |
Tamam, Neil, şimdi seni merdivenden aşağı inerken görüyoruz. | Open Subtitles | يمكننا أن نراك يا نيل تهبط على السلم الآن |
.. - John, buraya gelsen iyi olur. Vali sahile iniyor. | Open Subtitles | جون من الأفضل أن تهبط إلى هنا فالحاكمقدنزلعلى الشاطىء. |
İyice temeline indiğinde insanoğlu hoş bir ırk değil. | Open Subtitles | ..عندما تهبط بالحق بالاسفل .الانسانية ليست جنس لطيف |
Kafamızı kaldıracağız ve gökyüzünden inen melekler... önümüze yemek koyacaklar ve bize yeni giysiler getirecekler. | Open Subtitles | سننظر لأعلى و نرى الملائكة تهبط من السماء .و سيضعون الطعام امامنا وربما ثياب جديدة لنلبسها |
Benim belirleyeceğim, ayrılmış ve ulaşılamayacak bir piste inecek. | Open Subtitles | انها سوف تهبط على المدرج الذي أحدده حيث ستبقى معزولة و لا يترب منها أحد |
O ise genelde döner ve döndüğü zaman da, otomatik olarak iner. | TED | وعادة ما تعود، وعندما تعود، تهبط تلقائياً. |
Lanet levye aşağı indi ve o aptal kapıya çarptı. | Open Subtitles | و العتلة اللعينة تهبط فى الهواء و تصطدم بذلك الباب اللعين |
Güvenli bir yerde olması için, inene kadar onu boynumda taşırım. | Open Subtitles | كنت أحمله دائماً حول عنقي لحفظه حتى تهبط الطائرة |
Paraşütle çatıya inince, bunu takacaksın. | Open Subtitles | تهبط بالمظلّة في السقف، غشّ ترسك التكتيكي، |
Böylelikle indiği anda bakıma ihtiyacı olup olmadığı bilinebilecek. | TED | في الوقت الذي تهبط فيه، سيكونون علموا بالفعل إذا كان هناك أي شيء يحتاج إلى إصلاح |
Bugün bir tanesini satmadık diye evlerin değeri düşecek değil ya. | Open Subtitles | حسناً، قيمة هذه المنازل لن تهبط إن لم نبع شيئاً اليوم |
Ve yüz bin dolarlık Mercedes'in üzerine de inme. | Open Subtitles | و لا تهبط فوق سيارة مرسيدس ثمنها 100 ألف دولار ، اتفقنا ؟ |
Uçağın bir saat önce inmiş olması lazımdı. | Open Subtitles | كلا، الطائرة كان يفترض أن تهبط منذ ساعة مضت. |