Şimdi de gerçek bir pişmanlık duymadan onu çöp gibi atacaksınız. | Open Subtitles | والآن وفي غياب توبة حقيقية، سوف ترميها خارجًا كالقمامة |
Yüksek olasılıkla büyük pişmanlık durumu içinde öldüğünü de hesaba katıyorum. | Open Subtitles | اعتقد أنه من المحتمل جدا أنها ماتت بحالة توبة خالصة |
Onlara pişmanlık ve akıI ver. | Open Subtitles | أعطهم توبة وأحسّن أوضاع العقول |
Bir günahkârın ruhu sonsuz ateşte yanar günah çıkarıp kalpten Tövbe etmezse. | Open Subtitles | وروح آثم الموبقات تخلد في جهنم ما لم يعترف ويتوب توبة نصوحة |
Bir günahkârın ruhu sonsuz ateşte yanar günah çıkarıp kalpten Tövbe etmezse. | Open Subtitles | وروح آثم الموبقات تخلد في جهنم ما لم يعترف ويتوب توبة نصوحة |
Bahaneyle dilenen özür, gerçek pişmanlık değildir. Monsenyör, deniyorum- | Open Subtitles | إعتذار مع وجود عذر ليس توبة حقيقية |
Eichmann suçlarını inkar etmedi, hiç bir suçluluk ya da pişmanlık göstermedi. | Open Subtitles | ايخمان" لم ينكر جرائمه لم يظهر ذرة ندم أو توبة |
Öyle ki... Lord Gilbert buna karşılık olarak... ne pişmanlık göstermiştir, ne de Tövbe etmiştir. | Open Subtitles | وعلى هذا، فإن اللورد (جيلبرت) لم يبدِ أي ندم أو توبة |
Onlara pişmanlık ve akıI ver. | Open Subtitles | أعطهم توبة وحسّن أوضاع العقول |
- Buna pişmanlık deniyor. | Open Subtitles | ذلك يسمى توبة |
Bu, benim gibi diğer erkeklerle saatlerce Tövbe etmemi gerektirse bile. | Open Subtitles | حتى لو كان يعني ذلك قضاء ساعات توبة مع رجال آخرين ضالين. |
Ben de bazı tanıdıkları olan amcamı aradım... ve ona günahlarımın cezasını çekmem gerektiğini... Tövbe etmeye ihtiyacım olduğunu söyledim. | Open Subtitles | لذا اتصلت بعمي الذي لديه بعض العلاقات واخبرته انه يجب ان اكفر عن ذنوبي واحتاج لان اعمل توبة لي |
Aman Allah'ım. Tövbe. Affet beni. | Open Subtitles | توبة ، أستغفر الله ، أستغفر الله |
Tövbe etmeden öldü. | Open Subtitles | ومات من غير توبة |