Onunla paylaşamamalıydın... Senin anladığını sanmıştım oysa... | Open Subtitles | لا يمكنك أن تتحدث معها في هذا لقد توقعت أنك تعلم هذا |
Ben de onun bagaj genişliğine iltifat etmek üzere olduğunuzu sanmıştım. | Open Subtitles | توقعت أنك على وشك الإطراء عليها في صندوق سيارتك |
Valizini topladığına göre uçağa bineceğini tahmin ettim. | Open Subtitles | بما أنك حزمت امتعتك، توقعت أنك هنا لتسافر |
Belki bilmek istersin diye düşündüm, çalıntı araçları ve askeri teknolojileri Los Angeles limanında ele geçirdik. | Open Subtitles | توقعت أنك تريد أن تعرف أننا إستعدنا السيارات المسروقة والتكنولوجيا العسكرية المسروقة فى ميناء لوس أنجلوس |
Şehir meclisi gündemimizi gözden geçirir iptal edileceklere karar veririz diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | توقعت أنك تستعرض جدول أعمال مجلس المدينة غداً لترى ما تريد إلغائه |
Her şeyi ayarladığını sanıyordum. Onun mükemmel adam olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | توقعت أنك اهتممت بالأمر اعتقدت أنه هو الشخص الموعود |
Üzgünüm. Samimi olduğunu sanmıştım. Asansörü tutar mısınız? | Open Subtitles | آسفة توقعت أنك صادق أوقف المصعد |
Yeni gelenden kurtulduğunu sanmıştım. | Open Subtitles | توقعت أنك ستتخلص من المرافق الجديد هنا. |
Bluetooth kullandığınızı sanmıştım. | Open Subtitles | توقعت أنك أحد مستعملي البلوتوث |
Hayır. Ama değişikliğin hoşuna gidebileceğini sanmıştım. | Open Subtitles | توقعت أنك ترغب في التغيير |
-Güç sessiz konuşmasını yapacağını tahmin ettim, bu yüzden bir işitme cihazı taktım. | Open Subtitles | مثل الأحمق توقعت أنك ستحاولين الحديث الهادئ القوي ولذلك أرتدذ سماعات مساعدة |
Senin erkenden geleceğini tahmin ettim. | Open Subtitles | توقعت أنك ستأتي مبكراّّّ لتبحث عن دماء |
Dave Amca'yı buraya çağıracağını tahmin ettim ve onu izledim. | Open Subtitles | توقعت أنك ستتصل بالعم "ديف" لذلك قمنا بمراقبته |
Özel olarak duymak istersin diye düşündüm. | Open Subtitles | لقد توقعت أنك أردت إستقبال الرسالة بشكل خاص |
Ama her zaman yaptığın gibi gömersin diye düşündüm. | Open Subtitles | ولكنني توقعت أنك تدفنها كعادتك. |
Ben de bir gelip bakayım diye düşündüm. | Open Subtitles | لهذا أنا توقعت أنك قدمت لهنا |
Bu eski yerlerden birini dolaşmaktan hoşlanabilirsin diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | توقعت أنك ترغب برؤية هذه المنازل القديمة |
İroniden hoşlanırsınız diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | توقعت أنك تقدرين المفارقة |
Bana bir tabak getirirsin diye düşünmüştüm, küçük dostum? | Open Subtitles | توقعت أنك ستجلب ليّ طبقاً؟ |
Nick, Bennett polis şefi olmak için ilk sırada olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | هيا حسناَ " نيك " توقعت أنك العمدة التالي |
Senin içerdeki adamım olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | توقعت أنك عميلي الداخلي |
Bunu şimdiye kadar öğrenmiş olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | توقعت أنك تعلمت الآن |