"ثروة كبيرة" - ترجمة من عربي إلى تركي

• bir servet
• çok para
• büyük servet
• servetin

Manastırların kapatılmasıyla, Majesteleri büyük bir servet elde etti zaten.
نتيجة لتفكك الأديرة اكتسب صاحب الجلالة ثروة كبيرة

Elinde büyük bir servet var.
، لديك ثروة كبيرة .. و لا أقصد بذلك المال فقط هذا المستقبل

Bu adam bilgi satarak bir servet kazanıyor.
لقد بنى ذلك الرجل ثروة كبيرة من بيع تلك المعلومات.

Bu işte çok para kazanacaksın, dünya parmaklarının ucunda, fakat bulaşık makinesini doldurmayı hiç bilmiyorsun.
ستصنع ثروة كبيرة في عملك والعالم هو محَارتك لكنّك لا تعلم شيء عن تحميل غسالة الصحون

Aileden ona çok para kalmayacak.
لا تملك هذه العائلة ثروة كبيرة

Bu durum sadece kabilemize değil, herkese büyük servet kazandırdı.
هذه الظاهرة أعطت ثروة كبيرة و ليس فقط لقبيلتنا بل لشعبنا عامة

Sonrasında yaşanan olayları pek anlayabilmiş değildim ama nihayetinde şunun farkına varmıştım ki mevzubahis olan büyük bir servetin kaderinin tehlikede olmasıysa insanoğlunun açgözlülüğü bir zehir gibi kanına yayılıyormuş.
فهمت القليل عن الأحداث التي سوف تحدث بعد هذا ولكن أدركت الأمر في النهاية، عندما يكون مصير ثروة كبيرة على المحك،

O mektubu gönderdim, çünkü yıllar boyunca hatırı sayılır bir servet biriktirdim.
لقد ارسلت تلك الرسالة لأنني جمعت ثروة كبيرة خلال هذه السنين,

Bir mamut mezarlığındaki buzun altında istiflenmiş lanet olası bir servet değerindeki fildişleri.
مقبرة فيلة لحيوانات الماموث كنز من العاج تحت الجليد يساوي ثروة كبيرة

Ödenek çıkarılması bir servet tutacak olan ve o kadar para ödemek istemediğini söylediğin dava.
أعني, القضية التي قلتِ انها ستكلف ثروة كبيرة من المال و لم تريدي ان تضعي هذا الكم من المال

Asıl önemlisi, harika bir soydan geliyor ve evliliği büyük bir servet getirecek.
الأهمُّ أنّها مربيةٌ تربية لايعلى عليها والزواج بها سيربحك ثروة كبيرة.

Baban biraz erkek olabilmen için küçük bir servet harcadı ve yapacağın şey tam olarak bu.
والدك أنفق ثروة كبيرة ليجعلك تكبر. و هذا بالضبط ما ستفعله، هنا و الآن.

Ne olduğunu bilmiyorum ama bir servet değerinde olmalı!
لا أعلم ما هو ، لكنها ثروة كبيرة

Almanlar'ın ülkeyi sömürüp bir servet kazanmalarına izin verdi.
لا بد وأن نسلم للألمان ما يستحقون، فقد استغلوا البلاد لجني ثروة كبيرة ثم يحصلون على الوسام لذلك!

İyi haber çok para ediyor.
الخبر الجيد أنها تساوي ثروة كبيرة

Başka biri onu basar. çok para kazandırır.
.ثمة شخص ما سيطبعها .سأجني ثروة كبيرة

Herkes bundan çok para kazandı.
يجعلون الجميع أصحاب ثروة كبيرة.

Dişlek bir bebek, çokbilmiş bir oğlan ve büyük servet sahibi bir kız yani büyük bir banka hesabı şey, büyük bir kalp sahibi.
رضيعة مدببة الأسنان، وصبي صغير متذاك وفتاة تمتلك ثروة كبيرة... بل حساباً مصرفياً...

Lord Ulf! Eoferwic'ten geçenlerde geldim ve orada büyük servet olduğunu söyleyebilirim.
لورد (أولف)، جئت مؤخراً من (إيفرويتش) وأقول لك أن هناك ثروة كبيرة

servetin çok büyük bir parçası eder bu da. Tek yapman gereken onlara izin vermek.
هذه ثروة كبيرة بحق الجحيم وكل ما عليك فعله أن تدعهم يرحلون معي.