Bu arada Lindsay öz güvenini arttırabilmeyi umarak güzellik salonuna gelmişti. | Open Subtitles | (لينزي)، في تلك الأثناء إلى الصالون، على آمل تعزيز ثقتها بنفسها |
Ne demiştim? Bu yüzden öz güvenini yitirdi. | Open Subtitles | لقد فقدت ثقتها بنفسها بسبب ذلك |
Olasılıklar ise kısa boylu, kendine güveni az, Çin'de devletin araştırma tesisinde yaşayan fizikçi bir kadın. | Open Subtitles | فالاحتمالات تقول أنها عالمة فيزياء قصيرة, ثقتها بنفسها معدومة و تعيش في مركز للأبحاث الحكومية في الصين |
Onun kendine güveni şişeden gelmiyor. | Open Subtitles | ثقتها بنفسها لا تنبع من علبة الصبغة |
Kilo verip kendine güvenini artırmadan önce onun gözüne girme şansına sahipsin. | Open Subtitles | فلديك الفرصة لتصاحبها قبل أن تفقد الوزن الزائد و تزيد ثقتها بنفسها |
Bir süreliğine kendine güvenini kaybetti. Ama artık değişti. | Open Subtitles | لقد فقدت ثقتها بنفسها لوهله من الوقت و لكنها اختلفت الان |
Cody'nin annesinin özgüveni çok düşüktür. | Open Subtitles | أجل أُم كودي ثقتها بنفسها منخفضة جداً |
İyice kendini kaybedince özgüvenini kazansın diye ona bir kitap verdim. | Open Subtitles | كانت تشعر بالتشتت قليلاً، لذا أعطيتها كتاب اعتماد على النفس لاستعادة ثقتها بنفسها. |
kendine güveni yok. | Open Subtitles | ثقتها بنفسها فى الحضيض |
- Olmaz. Lily'nin devam etmesi kendine güveni açısından çok önemli. | Open Subtitles | من المهم حقاً لـ(ليلي)أن تصعد وذلك يساعد في ثقتها بنفسها |
Çünkü kendine güveni için yararlı değildim. | Open Subtitles | "لأنني كنت سيئاً لجهة ثقتها بنفسها... |
Belki kafası kıyakken kendine güvenini geri kazanır. | Open Subtitles | إن تعاطته مجدداً قد تستعيد ثقتها بنفسها |
...daha çok gelir elde etmesinin sonucunda özgüveni her geçen gün artıyordu. | Open Subtitles | وتجلبمالاًأكثر... ونتيجة ذلك ثقتها بنفسها بدأت تكبر كل يوم |
Onun özgüvenini tekrar yerine getireceksin. | Open Subtitles | سوف تساعدها في إستعادة ثقتها بنفسها |