Hâlâ içinde, güvenilmeye değer bir şey olduğunu ispatla. | Open Subtitles | أثبتي لي أنّ هنالك شيئاً بداخلكِ جديراً بالثقة |
Yenmeye değer yemekler yapmak için uğraşıyorum. | Open Subtitles | لديّ مايكفي لمحاولة أن أجعل الغداء يبدو جديراً لتناوله |
Son 12 yılı ona layık olmaya çalışarak geçirdim. | Open Subtitles | أمضيت السنوات ال 12 الماضية لأحاول أن أكون جديراً بها |
Onlar Munna'nın doktorluğa layık olduğuna kanaat getirirlerse ancak o zaman kalabilir. | Open Subtitles | وكل على حدى سيطرح سؤالاً وسيقررون إذا كان جديراً بأن يكون طبيباً أم لا |
Nasıl olur da bir hastan merhamet hak ederken diğeri etmez? | Open Subtitles | كيف يمكن لمريض لواحد أن يكون جديراً بالتعاطف وآخر ليس كذلك؟ |
Ne hak ettiği yerde şanı şerefi küçültülmüş ne de ölmesini gerektiren suçları büyütülmüştür. | Open Subtitles | دون تقليل من مجده الذي كان جديراً به.. ولا مبالغة في خطاياه.. التي استحق عليها الموت |
Bu işi değerli kılan güven ve sevgidir. | TED | إنه لصحيح أن الثقة و الحب, هما اللذان يجعلانه جديراً بالإهتمام. |
Ne senin kocan olmaya ne de kesinlikle o çocuğu büyütmeye lâyık değil. | Open Subtitles | لا يستحق أن يكون زوجك وقطعاً ليس جديراً بتربية ذلك الطفل |
Senin de insanüstü fiziksel yeteneklerin ve olağanüstü gözlem gücün sayesinde seni Avcı Sınavına katılmaya değer kılıyor. | Open Subtitles | قدراتكَ الجسمانيّة الخارقة، وقوّة ملاحظتكَ الفريدة يجعلاك جديراً لخوض إختبار الصيّادين. |
Oy vermeye değer biri gibi görünmeni sağlıyor. | Open Subtitles | . إنّه يجعلك شخصاً جديراً بالتصويت لأجله |
Bu övgüye değer şuan çalıntı olan madalyonla ilgili | Open Subtitles | هذا جديراً بالثناء ، ولكن لدينا الآن مشكلة |
Bu etkinliğin ona ayrılmış kaynaklara.. değer olacağına inanıyorum. | Open Subtitles | أثق أن هذا الجهاز سيكون جديراً بالموارد التي أُنفقت عليه |
Baban olsaydım, dünya üzerindeki hiçbir erkek.. küçük kızıma layık olamazdı. | Open Subtitles | إن كنت والدك، فلن يكون هنال رجلاً على الأرض جديراً بالكفاية لإبنتي |
Soylu Akashi klanının varisliğine layık biri değil. | Open Subtitles | ليس جديراً بأن يكون وريث قبيلة أكاشي النبيلة |
Cinayete iten sebebin, diziye layık olması gayet akla yatkın. | Open Subtitles | إنّه منطقي أنّ الدافع وراء هذه الجريمة سيكون جديراً أكثر من مسلسل |
Herkesin saygısını yeniden kazanmayı ve babana layık olmayı umuyorum. | Open Subtitles | آمل أن أستعيد إحترام الجميع.. وأكون جديراً بتقدير أباكِ. |
Sonunda seni hak ettiğini düşünürsen... ilişkine devam edersin. | Open Subtitles | وفى النهاية إذا كان جديراً بك يوماً ما ستنسين ماحدث فى ذلك اليوم |
Yargıç sadece yüzüğü istedi. Aslına bakarsanız hak ediyordu. | Open Subtitles | إلى القاضي الذي ألح فى طلبه وكان جديراً به، أيضا |
Tabağındaki morino balığını, tenindeki tuzun kokusunu, gökyüzündeki yıldızları hak etmiş oluyordu. | Open Subtitles | جديراً بالسمك الموضوع فى صِحنِه، رائِحة الملح فى جِلدِه، جديراً بالنجوم التى فى السماء. |
Elime fırsat geçtiğinde bunu değerli bir şekilde kullanmam gerektiğini öğrenmem yıllarımı aldı. | Open Subtitles | ان تكون جديراً عندما تواتيك الفرصة هو درس استغرقني سنوات لافهمه |
Kanına lâyık ol çocuk. | Open Subtitles | كن جديراً بالإرث يا فتى. |
Ve artık ne kadar sabrettiğimiz önemli değildir çünkü beklediğimize değmiştir. | Open Subtitles | وندرك، مهما استغرق من الوقت كان جديراً بالانتظار |