Eve bu kadar yakın olmak ama içine adım bile atamamak. | Open Subtitles | قريب جدًا من وطنك لكن، لا يُمكنك أن تطأ قدمك به |
O zaman şimdi neden harekete geçeceğinden bu kadar korkuyorsun? | Open Subtitles | اذا لمَ أنت خائف جدًا من أنك قد تتصرف به؟ |
Teknoloji sektörüne döndük -- orada oldukça fazla inovasyon oldu. | TED | تحولنا إلى قطاع التكنولوجيا كان هناك الكثير جدًا من الابتكارات |
Aynı zamanda, benim için ve diğer insanlar için bu türden bir görüş tatmin edecek derecedeki bilince dayalı verileri reddetmeye oldukça yakındır. | TED | في نفس الوقت، بالنسبة لي ولكثير من الأشخاص الآخرين، هذا الرأي قريب جدًا من إنكار مسند الوعي ببساطة ليكون مُرضيًا. |
Üç kuşaklı bir ailenin içinde büyüyerek, her zaman büyük babama çok yakın oldum. | TED | نشأتي في عائلة ذات ثلاث أجيال، جعلني قريب جدًا من جدي. |
Kanatları oğlu İcarus'a bağlarken şöyle tembih etti: "Okyanusa çok yakın uçmak, kanatları nemlendirir ve kullanılamayacak kadar ağırlaştırır. | TED | وبينما يشد الأجنحة لابنه إيكاروس، وجّه له تحذيرًا: التحليق قريبًا جدًا من المحيط سيرطِّب الجناحين ويثقلهما جدًا عند الطيران. |
Beni aradı. Önceki gün burada geçen bir şey için çok üzgündü. | Open Subtitles | لقد تكلم معي وكان محبطًا جدًا من شيء حدث هنا ذاك اليوم |
Çok az özellik bu kadar basit. | TED | إن عددًا قليلًا جدًا من الصفات هي بتلك البساطة. |
Dışarı çıkmaya korkuyor. Küçük bir çocuk. bu kadar. | Open Subtitles | . إنه خائفً جدًا من أن يخرج . إنه مجرد فتى صغير |
Gerçi öyle gibi oldu biraz, ...bu kadar aceleci davranırsan, ...gittiğin bu yolculuk çok az zevk verecektir. | Open Subtitles | يبدو الأمر كما إعتقدته أنكِ متسرّعة تقريبًا في طريقٍ كهذا هذه الرحلة سيكون نتاجها قدرًا قليلاً جدًا من المتعة |
Altı sene kadar önce evlenmeye bu kadar yaklaşmıştım. | Open Subtitles | لقد كنت قريبًا جدًا من أن أتزوج منذ 6 سنوات. |
Daha önce bu kadar güzel bir şey görmüş müydünüz? | Open Subtitles | هل سبق أن رأيت شيئًا جميلاً جدًا من قبل؟ |
Henüz bahsetmediğimiz simetrinin oldukça tanıdık bir türünün olduğunu fark etmişsinizdir: İnsan vücudunun sağ ve sol taraflarının simetrisi. | TED | قد تكون لاحظت أنه يوجد نوع مألوف جدًا من التناظر لم نذكره بعد: التناظر للجانب الأيمن والأيسر من جسم الإنسان. |
Ayrıca büyük ülkelerimize baktığımızda en gelişmiş olanların bu hedeflere oldukça yaklaşmış olduğunu görüyoruz. | TED | ولقد اكتشفنا، عندما نظرنا لبعض الدول الكبيرة، أن معظمها قريبة جدًا من تحقيق هذه الأهداف أيضًا. |
Bu, fotoğraf elde etmek için oldukça küçük sayı da ölçümlerdir. | TED | وهذه أعداد صغيرة جدًا من القياسات التي تمكننا من إنشاء صورة منها. |
Güneşe çok yakın uçmaksa, ısının balmumunu eritmesine ve kanatların parçalanmasına yol açar. | TED | والتحليق قريبًا جدًا من الشمس، سيذيب الشمع وستنفسخ الأجنحة. |
O benim bir sonraki hamlem olacak: yeniden döşenmiş bir çiftlik evi, şehire çok uzak ve çok yakın olmayan. | TED | ستكون هذه الخطوة التالية، بيت ريفي جديد، ليس بعيدا جدًا ولا قريبا جدًا من المدينة. |
Bu yasal sınıra çok yakın değil mi? | Open Subtitles | هذا قريب جدًا من الحد القانوني، أليس كذلك؟ |
Konuşmamı benim için çok anlamlı olan bir mitle sonlandırmak istiyorum. | TED | أود أن أنهي محادثتي من خلال مشاركتكم أسطورة قريبة جدًا من قلبي. |
Molly benim için çok kolay bir şey yapmanı ve nedenini sormamanı istiyorum. | Open Subtitles | مولي أريدكِ أن تفعلين شيئًا سهلًا جدًا من أجلي ولا تسألي لماذا |
Hyerin güzel bir doğum günü geçirdiği için çok mutluyum. | Open Subtitles | أنا سعيدة جدًا من أجل هاي رين لأنها حصلت على عيد ميلاد جيد. |