En başından itibaren, bu hareket için güvenilir olmaya ve parmaklıkların arkasından elinden gelen en iyi katkıyı vermeye odaklandı. | TED | منذ البدء، كان تركيزه على تحمل مسؤولية فعلته ويبذل قصارى جهده للتعويض من خلف القضبان. |
Ona bu konuda yararlı olduğum sürece, beni canlı tutmak için elinden geleni yapar. | Open Subtitles | انه سيبذل قصارى جهده ليبقيني على قيد الحياه فى ذلك القسم طالما انا ذى نفع له |
Sizi öfkelendirmek için elinden geleni yapacak. | Open Subtitles | سيبذل جهده ليأخذ زيادة منك بأي طريقة كانت |
Tamam, elinden gelenin en iyisini yapmasını söyle. | Open Subtitles | حسنا، أخبريه أن يبذل قصارى جهده |
General sevimli kediniz Pickles'ı yakalamak için elinden gelen her şeyi yapıyor. | Open Subtitles | ماذا ، الجنرال يبذل كل جهده الآن لأستعادة |
O, gizlemek için elinden geleni çalışıyor ama yine de gerçekten çalkalanır. | Open Subtitles | هو يحاول بأقصى جهده أن يخفيه لكنه مازال خائفاً |
Tom hakkında söylediklerim için üzgünüm. İş bulmak için elinden geleni yapıyor. | Open Subtitles | أنا آسفة عما قلت لتوم إنه يقوم بكامل جهده ليجد عمل |
Onu araştırmaya başladığımdan beri işimi zorlaştırmak için elinden geleni ardına koymuyor. | Open Subtitles | منذ بدأتُ التحقيق في أمره، وهو يبذل قصارى جهده ليصعّب عملي |
Eğer bir erkek başarabileceğine inanıyorsa elinden ne gelirse yapıyor. | Open Subtitles | ان كان الشخص يظن انه سوف يتعايش معه على الاغلب سوف يبذل قصارى جهده لتحقيق ذلك |
Ama bana göre, makul olmak için elinden geleni yaptı. | Open Subtitles | لكن يبدو لي أنهُ بذل قصارى جهده و قد فعل الشئ اللائق |
O sadece kendini adamış bir memur ve en iyi Hasat Festivali'ni yapmak için elinden geleni yapıyor. | Open Subtitles | إنه فقط عامل مجته ويفعل كل ما في جهده لكي يتأكد من أن يكون هذا أفضل مهرجان حصاد على الإطلاق |
Onu sevmemek için elinden geleni yaptı ama buna engel olamadı. | Open Subtitles | لابد انه قد حاول بكل جهده الا يُعجب بها ولكنه لم يستطيع الحيال دون ذلك |
Sonuna kadar elinden geleni yap. | Open Subtitles | وهو أن يبذل المرء قصارى جهده حتى النهاية |
Ama müvekkilim federal düzenlemelere uymak için elinden geleni yaptı. | Open Subtitles | موكلي قام بكلّ جهده للإمتثال بالقوانين الفدرالية |
Cerrah hastayı kurtarmak için elinden geleni yaptıktan sonra ihmale sebebiyet vererek öldürmek değil. | Open Subtitles | لا قتلهم بسبب الإهمال بعد ما بذل الجرّاح قصارى جهده لإنقاذه |
O çocuk yerde bok yığını görse yığına girmek için elinden gelen her şeyi yapar. | Open Subtitles | ذلك الفتى يرى كومة من القذارة على الأرض سيبذل قصارى جهده ليتدخل في الأمر حتى لو تلقى ضرباً مبرحاً مجدداً |
Sokak Kütüphanesinin sitesindeki taramaları kullanarak elinden geleni yaptı. | Open Subtitles | بذل جهده باستعمال الصور ذات الدقة العالية من المكتبة التي وفرت الصور على موقعها في الانترنت |
Cohen elinden gelenin en iyisini yaparak yok etmeye çalışsa bile. | Open Subtitles | حتى وإن لم كوهين جهده لتدميرها. |
Çok utanç vericiydi. Çok çaba harcamak en kötü şey değil. | Open Subtitles | ذلك مُحرجٌ للغاية، هذا ليس أسوأ شيءٍ ليُحاول فعله بقصارى جهده. |
Yani her birinizin üzerine düşeni yapması gerek. - Mike? | Open Subtitles | وهذا يعني أنني بحاجة لأن يبذل كل منكم أقصى جهده |