Laurent ve Georges. İnmeye hakkı vardı. Ama komutan pasaportunu gemide bıraktı. | Open Subtitles | لولا أن كابتن السفينة قد قام بحجز جواز سفره عند بوابة الخروج |
Gariptir ki, bu olayda sanıklardan birinin annesi oğlunun Suriye'ye gitmeyi düşündüğünü öğrenmiş ve onun pasaportunu saklamış. | TED | كنوع من العرض الكوميدي في هذه الحالة والدة أحد المتهمين تبين لها أنه كان مهتما بالذهاب إلى سوريا وأخفى جواز سفره |
Pasaportu buraya dönmenin haricinde hükümsüz kılınmış. | Open Subtitles | و جواز سفره تم إلغاءه ما عدا إذن بالعودة إلى الولايات المتحدة |
Harry Tasker'in cüzdanı, Harry Tasker'in Pasaportu, bilet koçanı. | Open Subtitles | لدينا محفظة نقود هارى تاسكر جواز سفره.. بقايا بطاقه |
Kimsenin pasaport resmi bu kadar güzel olmamalı. | Open Subtitles | لا أحد يفترض أن تكون صورة جواز سفره بتلك الروعة. |
Pasaportunda 5 tane İsrail mührü var. | Open Subtitles | حسنا ، لديه خمسة أختام أسرائيليه في جواز سفره |
Talep etseydin Pasaportuna el koyardım. Beni her konuda bilgilendir demiştim. | Open Subtitles | لو طلبت كنت سحبت جواز سفره لقد قلت لك أن تبقيني مطلعاً |
pasaportunu aldı, galiba yurt dışında. | Open Subtitles | أخذ جواز سفره لذا أعتقد أنه ما وراء البحار |
pasaportunu. - Böylece ülkeyi terk edemez. | Open Subtitles | في الحقيقة، حصلت على جواز سفره لذا هو لا يستطيع ترك البلاد. |
Aynı zamanda onlar, "Saudi Telecoms"ta bir mühendis olan, Abdulaziz Alomari'nin peşine düştüler ki; Alomari, Denver'da okurken pasaportunu kaybetmişti. | Open Subtitles | تعقبوا عبد العزيز العمرى أيضا، وهو مهندس بالإتصالات السعودية، وفقد جواز سفره أثناء دراسته فى دينفير |
"Ona bir domuz gibi davranan ve üstünde çavuş arması taşıyan adam, ondan pasaportunu göstermesini istedi." | Open Subtitles | الرجل الذي وصفه بأنه خنزير ويحمل رتبة ضابط 'طلب منه رؤية جواز سفره |
pasaportunu iade etmeye ve bir kefalet senedi vermeye hazırdır. | Open Subtitles | إنّه مستعد لتسليم جواز سفره ويقدم على سند كفالة |
İddiaya varım Saddam şimdi o saray senin bu saray benim kaçıyordur.... ...pasaportunu arıyordur. | Open Subtitles | جيد ، أراهنكم أن صدام يهرب الآن من قصر إلى قصر وهو يحاول أن يجد جواز سفره |
Harry Tasker'in cüzdanı, Harry Tasker'in Pasaportu, bilet koçanı. | Open Subtitles | لدينا محفظة نقود هارى تاسكر جواز سفره.. بقايا بطاقه |
Barikatlarımızdan birinden kaçtığında Pasaportu sırt çantasında bulundu. | Open Subtitles | جواز سفره وجد في حقيبة ظهره عندما هرب من أحد حواجز طرقنا |
Pasaportu yukarıdaki komidindeki çekmecede. | Open Subtitles | جواز سفره في الأعلى في درج الجواب الخاص بي |
Tüm konukların pasaport kayıtlarını istiyorum ve ayrıca 48 saatt içinde giriş-çıkış yapan herkesin bilgisini de getirin. | Open Subtitles | هناك شخص ما في الخارج يقول بأن شخص في الغرفة المجاورة مفقود، و هذا هو جواز سفره |
Eşleşme sağlanamadı. Biyometrik eşleme olmuyor. Bu pasaport onun değil. | Open Subtitles | البيانات البيومترية غير متطابقة، هذا ليس جواز سفره |
Pasaportunda Ürdün damgası var. İlk sınırı bile geçemeyiz. | Open Subtitles | جواز سفره عليه ختم أردني لن نجتاز الحدود الأولى |
Birisi Pasaportuna teşkilât güvenlik belgesi işlemiş. | Open Subtitles | شخصاً ما أصدر له تصريح أمني على جواز سفره |
Çünkü pasaportuyla bir ay karada dolaşmak için, bir işi olduğunu ispat etmek zorundaydı. | Open Subtitles | ليتم انزاله لمدة شهر لكن من دون جواز سفره كان عليه بأن يثبت بأن لديه عملاً |
Patronunun onu işe alacağını ama bunun için Pasaportunun ve bütün bilgilerinin gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | قائلاً بأن رئيسه قد قبل بتوظيفه لكنه يحتاج الى جواز سفره لكي يتأكد من شخصيته |
Pasaportundaki sosyal sigorta numarasını kontrol ettik ve bil bakalım ne bulduk. | Open Subtitles | تأكدنا من رقم الضمان الإجتماعى على جواز سفره.. وحزر مـاذا؟ |
Kırmızı pasaportla seyahat ediyormuş. | Open Subtitles | بإستعمال جواز سفره الخاص لقد كان يسافر كمدني |