O kadar güzel bir gece ki. Şehir sanki bir mücevher gibi parıldıyor. | Open Subtitles | يا لها من ليلة جميلة المدينة مضيئه وكانها جوهرة |
Metropolis'in mükemmelliğinde yeni parlak bir mücevher. | Open Subtitles | جوهرة جديدة مشرقة في متروبوليس وتضمينه في التاج. |
Bir nevi sihirli İnka enerji mücevheri bulduğunu duydum, doğru mu? | Open Subtitles | هل أنا أفهم بأنك إكتشفت جوهرة أنكا ذو طاقة سحرية ؟ |
Gerekli parayı kazandığım zaman, o elması satın alacağım. | Open Subtitles | ريثما اجمع المال الكافي ثم سأقوم بشراء جوهرة لها |
İşlenmemiş bir elmas! | Open Subtitles | ها هي, تماماً كما رأيتها أول مرة جوهرة غير مصقولة: |
Oğlun Pırlanta gibi çocuk. Onu evlendirmelisin. Sıkıntıların bitmeli. | Open Subtitles | ولدك جوهرة, عليكِ أن تزوجيه وسيتلاشى قلقك عليه |
Büyük bir mücevher şeklindeydi ve Marduk'a sihirli güçleriyle beraber verildiği kabul edilir. (Ç.N: Marduk=Babil mit. fırtınalar tanrısı ve tanrıların lideri) | Open Subtitles | كانت جوهرة كبيرة التي أفترض أنها مدت ماردوك بالقدراتِ السحرية |
Böyle bir mücevher 3 basit prensesten çok daha kıymetli. | Open Subtitles | . جوهرة فى تاجك . إنها أكثر قيمة من مجرد ثلاث أميرات |
Büyük Savaştan hemen sonra yapılan bir mücevher hırsızlığıyla ilgiliydi. | Open Subtitles | تحكى عن سرقة جوهرة حدثت بعد الحرب الكبرى مباشرة |
Akıllarda kalan en büyük mücevher hırsızı olduğun kesin. | Open Subtitles | ستكون اكبر سارق جوهرة فى الذاكرة البشرية بكل المعانى |
Bu da bir başlama vuruşu oldu. Çünkü bu sadece bir mücevher değil. | Open Subtitles | ثم لاحقا فهمت كل شيء لأن هذه ليست جوهرة و حسب |
Ayrıca, değerli koltuklarına oturması için onlara bir mücevher çocuk daha verdim. | Open Subtitles | بالاضافة الى انني أعطيتهم طفل جوهرة اخر ليجلس على العرش |
Buz mücevheri bizim hediyemiz, Vultan'ların değil. | Open Subtitles | ان جوهرة الثلج هى ضريبتنا ليست ملك لفولتان |
Stockholm, Baltık mücevheri.. | Open Subtitles | ♪ اللعبة الافضل على كوكب الارض ♪♪ ستوكهولم جوهرة البلطيق |
Şu anda da kaledeki herhangi bir mücevheri takabilirim. | Open Subtitles | انا مسموح لي بلبس اي جوهرة داخل القلعه حالاً. |
Yüzüğümde ki elması değiştirdin. Büyükannemin elması nerede? | Open Subtitles | لقد بدّلت حجر خاتمى أين جوهرة جدتى؟ |
- Sen sadece elmas soygununun yaşandığı Kamu Evi'nden geliyorsun. | Open Subtitles | حيث يثرثر هناك الجميع لقد سرقت جوهرة اخرى هناك |
53 yaşındaki kocanın aldığı dört karatlık Pırlanta dikkatimi dağıttı da. | Open Subtitles | كنت مشتتاً من الخاتم ذو جوهرة أربع قيراط التي اشتراها لك زوجك البالغ عمره 53 عام |
Yakıldıktan sonra siz de kendinizden bir taş yaptırabilirsiniz. | TED | بعد أن يتم حرقك يمكن أن تصنع بقاياك جوهرة. |
Doğum taşı olabilir, değil mi? | Open Subtitles | حسناً , قد تكون جوهرة تدل على شهر الميلاد , صحيح ؟ |
Sen başkenti terk ettikten sonra, kar yağıyordu, sapına bir cevher daha işlettim. | Open Subtitles | بعد ان تركت العاصمة، كلما تساقطت الثلوج،, كنت اضيف جوهرة أخرى في مقبضه. |
Da Vinci Sforza. Satışın incisi. Mükemmel. | Open Subtitles | تمثال (سفورزا) لـ (دافنشي)ْ جوهرة المعرض الرائعة |
Her bir mücevherin nerede ve ne zaman çıkarıldığını kim tarafından ve nerede işlendiğini gösteren seri numaraları var. | Open Subtitles | كلّ جوهرة لها رقم مُتسلسل يُذكر فيه مكان ووقت استخراجها من المنجم، وأين ومن قام بقطعها. |
Kafamızın üstünde bir korsan bayrağı dalgalanıyor ve o bize en değerli mücevherini mi veriyor? | Open Subtitles | يوجد علم قراصنة يرفرف فوق رؤوسنا وهو يعطينا جوهرة التاج؟ |
Yani, senin iş için değerli olabileceğini düşünüyor. | Open Subtitles | حسنـاً، يعتقد بأنّ وجودك جوهرة ثمينة لا بدّ من إقتنـاصهـا |
Tanrım, Mary böyle bir Cevheri nerde bulacaksın? | Open Subtitles | يا إلهي، كيف ستعثرين على جوهرة مثل هذه يا "ماري"؟ |
Bu şehir eskiden krallığımızın incisiydi. | Open Subtitles | هذه المدينة كانت جوهرة مملكتنا |
Asıl amacım, taç mücevherlerini çalmak. | Open Subtitles | من اجل الحدث الأساسي اريد سرقة جوهرة التاج الملكي |