| O özgeçmişte "Washington'da belediye başkanlığı" iyi dururdu, değil mi? | Open Subtitles | "عُمدة واشنطن" سيبدو جيدًا على تلك السيرة، أليس كذلك ؟ |
| Romalıların savaş taktikleri konusunda iyi bir eğitim aldın. Şüphesiz ki sıradan bir kölenin üstesinden gelebilirsin. | Open Subtitles | قد دُربت جيدًا على الطرق القتالية الرومانية وبالتالي من المؤكد أن بوسعك قتل عبد |
| Pek de iyi bir hacker değilsen ne yapardın? | Open Subtitles | إذا كُنت مخترقًا جيدًا على حد ما مالذي كُنت ستفعله ؟ |
| Dostum, amcamdan ödünç aldım. O hâkimin üzerinde... iyi bir etki bırakman gerektiğini biliyorsun değil mi? | Open Subtitles | يجدر بك أن تترك إنطباعًا جيدًا على القاضي، صحيح؟ |
| O da beni mekanın sahibi sanıp... kızının düğünü için iyi bir fiyat alma peşindeydi. | Open Subtitles | ظن انني مديرة قاعة واستطيع ان اعطيه عرضًا جيدًا على زفاف إبنته |
| Soruna gelince de, işler hiç iyi gitmiyor. | Open Subtitles | وللإجابة على سؤالك الأمر لا يسير جيدًا على الإطلاق |
| - İyi bir şey olamaz. | Open Subtitles | بالتأكيد ليس شيئًا جيدًا ليس جيدًا على الإطلاق |
| Şirketlerin çevre ve su üzerindeki etkilerine en aza indirmek gibi şeylere gerçekten iyi baktıklarında ve güçlü iş sağlığı ve güvenliği programlarına sahip olduklarında | TED | لأنه عند قيامهم بالعمل جيدًا على أشياء مثل التقليل من تأثير شركتهم على كل من البيئة والمياه، وعندما يكون لديهم برامج أمنية وصحية مهنية قوية للغاية. |
| Olasılıklar ne Avrupa ne Amerika ne de diğerleri için iyi gözükmüyordu. | Open Subtitles | لم يكن المشهد يبدو جيدًا على الإطلاق سواء لأوروبا أو الولايات "المتحدة أو لأيًا من كان |
| İyi değil. Hiç iyi değil. | Open Subtitles | ليس جيدًا، ليس جيدًا على الإطلاق |
| Orada iyi iş çıkardın evlat. | Open Subtitles | حسنًا, لقد فعلتِ أمرًا جيدًا على المسرح |
| - Dostum, hiç iyi durmuyor bu. | Open Subtitles | يا رجل، هذا لا يبدو جيدًا على الإطلاق |
| - Bu hiç iyi görünmüyor. | Open Subtitles | -لا يبدو هذا جيدًا على الإطلاق . |
| - Hiç iyi değil. | Open Subtitles | - لم يكن جيدًا على الإطلاق - |