Tankta bir, iki itişlik yakıt var... o da Şanslıysak. | Open Subtitles | لديّ ما يكفي لدفعة أو أثنتين فقط إن حالفنا الحظ |
Şanslıysak bu akşam veya yarın sabah buluruz onu. | Open Subtitles | إذا حالفنا الحظ سنعثر عليه الليلة أو في الصباح |
Ailesiyle önceden şanslıydık ama bir masumu öldürmeden önce onları durdurmalıyız. | Open Subtitles | أوه ، لقد حالفنا الحظ مع أهلها من قبل . لكن يجب أن نوقفهم قبل أن يقتلوا بريء |
Oraya gidecek kadar Şanslıyız diyelim. Karını oradan nasıl kurtaracağız? | Open Subtitles | بأفتراض أن حالفنا الحظ ووصلنا هناك كيف سنخرج زوجتك؟ |
Leela, bu sefer Şansımız yaver gitti, ama daha dikkatli olman gerekirdi. | Open Subtitles | لقد حالفنا الحظ هذه المره يا ليلا لكن يجب أن تكوني أكثر حذراً |
Şanslıysak bu akşam veya yarın sabah buluruz onu. | Open Subtitles | إذا حالفنا الحظ سنعثر عليه الليلة أو في الصباح |
Şanslıysak cerrahı aldatacak kadar. | Open Subtitles | حسناً، إن حالفنا الحظ ما يكفي لخداع الجراح |
Şanslıysak kötü adamlarda yüzüğün izi kalmıştır. | Open Subtitles | إذا حالفنا الحظ أولادنا السيؤون لديهم علامات على أنفسهم |
Bu kez şanslıydık, bir dahaki sefere ne olacak? | Open Subtitles | حالفنا الحظ في الهروب، ماذا عن المرّة القادمة؟ |
Bu sefer şanslıydık, bir dahaki sefere ne olacak? | Open Subtitles | حالفنا الحظ في الهروب، ماذا عن المرّة القادمة؟ ، ليس لدينا خيار سوى الانفصال |
O Mekaniği kaçırttığımız için şanslıydık. | Open Subtitles | أنا أقول لك لقد حالفنا الحظ في التمكن من الآليّ ذاك |
Yani Şanslıyız. Ya ayrıldı ya da öğlen yemeğine gitti. | Open Subtitles | يعني أنه حالفنا الحظ أو أنها تتناول الغداء |
Bu durumda illa bir şey söylemek gerekirse, Şanslıyız diyebiliriz. | Open Subtitles | .في الخندق ومغطاة بالاوراق لقد حالفنا الحظ , اذا استطعنا ان نقول ذلك |
Şanslıyız, New York'u gezegenden silebilirdik. | Open Subtitles | لقد حالفنا الحظ يمكننا أن ننفخ نيويورك مِن الكوكب |
Umarım Şansımız yaver gider de o yaratık etimizi gözleriyle yer. | Open Subtitles | ربما قد حالفنا الحظ حيث ان هذا الوحش يمكن ان يلتهمنا بعينيه |
Bu sefer Şansımız yaver gitti ve içmenizin tek akıbeti münasebetsiz bir anda kusmanız oldu. | Open Subtitles | لقد حالفنا الحظ هذه المرة وعواقب شربكم بعض من التقيؤ المؤقت |
Dürüst bir Puck olarak, havadan şans kazandıysak yılanın diline kaçma anı gelmiştir. | Open Subtitles | و أنا جني صادق و إذا حالفنا الحظ الآن سأترك الكلام الملتوي |
Artık tavşanları yiyoruz ya da şanslı bir gündeysek yaban domuzu yeriz. | Open Subtitles | وما نأكله من اللحم الآن فقط الأرانب، أو خنزير بري إن حالفنا الحظ بيوم ما |
Şanslıymışız. Farhampton içki dükkânı epey lüksmüş. | Open Subtitles | لقد حالفنا الحظ اتضح أن متجر خمور فارهامبتون راقي |
Eğer şansımız varsa, bu ikisi yakınlaşacak, dediğimi anlarsınız. | Open Subtitles | إذا حالفنا الحظ سيتقارب هذان الاثنان إن كنتم تفهمونني |
Marauder olduğu için Şanslıyız ama düzgün çalıştığından emin olana dek onu gemiye takmamın imkanı yok. | Open Subtitles | لقد حالفنا الحظ مع المكوك لكن حتى نتأكد يقيناً كانت تعمل بشكل سليم مُحال أن أربطه بالسفينة |
Şansımız varmış, tutuştu. | Open Subtitles | ،لقد حالفنا الحظ فقد اشتعلت النار |